Tanıtım Yazısı
Çemişgezek İlçesindeki Pulur (Sakyol) Höyüğü, Tunceli’nin yazılı tarih öncesini bir ölüde aydınlatır. Bu Höyükteki kültür katmanları İlk Tunç çağı/Son Kalkolitik ve İlk Kalkolitik/Son Neolitik olarak sıralanır.
Laluşağı Köyü ve Yeniköy höyüklerinde de yapılan kazılar Dersim’in ilkçağına ışık tutarlar. Bu verilere göre Dersim eski bir yerleşim yeridir. Bu yerleşikliğin izleri M.Ö. III. bine kadar uzanır.
Dersim önce Sümerler’in sonrada Asurlular’ın egemenliğine girmiştir. Sümerlerle Dersim yöresi arasında önemli sayılacak ilişki ağı vardır.Avrupa tarihçilerinden Maspero ile de Morgan, milat öncesi yıllarda Dersim’de TURANİ bir ırkın varlığından söz ederler. Anadolu birliğini sağlayan Hititler’de Dersim’i sınırlarına katmışlardır. Huri, Hitit, Babil ve Asurlular da Dersim’i uzun süre egemenliklerinde tutmuşlardır.
Baki Öz-Dersim Olayı.
Bu durumda, Çemişgezek hükümdarlarının bu Melik Şah’ın soyundan gelmiş olmaları ve “Melik Şah” sözünün Kürt dilinde “Melkiş” biçiminde değişmiş olması muhtemeldir. Öte yandan Çemişgezek hükümdarlarının adları da onların TÜRK çocuklarından ve torunlarından olduklarını katınlar, çünkü adlarının hiçbir vesileyle Arap ve Kürt adlarıyla ilgisi yoktur. Arap ve Kürt adlarına hiçte benzemez.
Şeref Han- Şerefname adlı kitaptan.
Bilindiği gibi M. Şerif Fırat’ın sözünü ettiği bölge, Türklüğün Anadolu coğrafyasına girişinde koçbaşı rolünü üstlenmiştir. Bölgenin altı kadar üstünde yaşayanların Türklüğü de tarihi gerçekler arasındadır. Bu konuda saygın bilim adamlarının görüşleri benzerlik arz etmektedir. Ünlü Rus Türkolog İrene Melikoff, bölgede yaptığı araştırmalardan söz ederken şunları söyler: “Araştırmalarım beni Kurmancı denen ve Kürtler olarak tanınan insanlar arasında kalmaya götürdü. Töreleri, Orta Asya’ya kadar uzanan TÜRK töreleriydi. Bunlar arasında rastlanılan ölümle ilgili adetler, yeni doğanlar ve yeni lohusaları basan insan yiyici cin (demone), al inanışı, şubat ayında gerçekte Türkler’in on iki hayvanlı takvimlerine, eski yeni yıl bayramları olan Hızır bayramının kutlanması vb. Orta Asya geleneğinin bir devamıdır. Sorduğumda, kaynaklarımda biri bana ‘soy olarak Kürt-Kurmanç değiliz. Fakat inançlarımız dolayısıyla eza gördük, dağlara sığındık,
Kürtlere karıştık ve Kürtler olarak adlandırıldık,” demişti. Bunu bana söyleyen, birçok ayaklanmada etkinliği olan tanınmış Kürt aşireti Koçkırlardandı.”
M. Şerif Fırat- Doğu İlleri ve Varto Tarihi
Laluşağı Köyü ve Yeniköy höyüklerinde de yapılan kazılar Dersim’in ilkçağına ışık tutarlar. Bu verilere göre Dersim eski bir yerleşim yeridir. Bu yerleşikliğin izleri M.Ö. III. bine kadar uzanır.
Dersim önce Sümerler’in sonrada Asurlular’ın egemenliğine girmiştir. Sümerlerle Dersim yöresi arasında önemli sayılacak ilişki ağı vardır.Avrupa tarihçilerinden Maspero ile de Morgan, milat öncesi yıllarda Dersim’de TURANİ bir ırkın varlığından söz ederler. Anadolu birliğini sağlayan Hititler’de Dersim’i sınırlarına katmışlardır. Huri, Hitit, Babil ve Asurlular da Dersim’i uzun süre egemenliklerinde tutmuşlardır.
Baki Öz-Dersim Olayı.
Bu durumda, Çemişgezek hükümdarlarının bu Melik Şah’ın soyundan gelmiş olmaları ve “Melik Şah” sözünün Kürt dilinde “Melkiş” biçiminde değişmiş olması muhtemeldir. Öte yandan Çemişgezek hükümdarlarının adları da onların TÜRK çocuklarından ve torunlarından olduklarını katınlar, çünkü adlarının hiçbir vesileyle Arap ve Kürt adlarıyla ilgisi yoktur. Arap ve Kürt adlarına hiçte benzemez.
Şeref Han- Şerefname adlı kitaptan.
Bilindiği gibi M. Şerif Fırat’ın sözünü ettiği bölge, Türklüğün Anadolu coğrafyasına girişinde koçbaşı rolünü üstlenmiştir. Bölgenin altı kadar üstünde yaşayanların Türklüğü de tarihi gerçekler arasındadır. Bu konuda saygın bilim adamlarının görüşleri benzerlik arz etmektedir. Ünlü Rus Türkolog İrene Melikoff, bölgede yaptığı araştırmalardan söz ederken şunları söyler: “Araştırmalarım beni Kurmancı denen ve Kürtler olarak tanınan insanlar arasında kalmaya götürdü. Töreleri, Orta Asya’ya kadar uzanan TÜRK töreleriydi. Bunlar arasında rastlanılan ölümle ilgili adetler, yeni doğanlar ve yeni lohusaları basan insan yiyici cin (demone), al inanışı, şubat ayında gerçekte Türkler’in on iki hayvanlı takvimlerine, eski yeni yıl bayramları olan Hızır bayramının kutlanması vb. Orta Asya geleneğinin bir devamıdır. Sorduğumda, kaynaklarımda biri bana ‘soy olarak Kürt-Kurmanç değiliz. Fakat inançlarımız dolayısıyla eza gördük, dağlara sığındık,
Kürtlere karıştık ve Kürtler olarak adlandırıldık,” demişti. Bunu bana söyleyen, birçok ayaklanmada etkinliği olan tanınmış Kürt aşireti Koçkırlardandı.”
M. Şerif Fırat- Doğu İlleri ve Varto Tarihi
daha fazla
Yazar: Doğan Doğan
Yayınevi: Bilge Karınca Yayınları
ISBN: 9786058595545
Sayfa: 383s.
Boyut: 13,5x19,5
Kapak: Ciltsiz
Tarih: 2019
Kağıt Tipi: 2. Hamur