Tanıtım Yazısı
Gönüllere Şifa Bir Hayat Hikâyesi: Hazret-i Muhammed…
Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır.
Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetlerin tutuşturduğu dalga dalga nefesler, bir melek adını andı onun. Sözcükler henüz yetim, sevgiler hançer sokumlarına mahkûmdu. Goncalardan kan damlıyordu gülistanlara ve çırçır böceklerinin rüya aralığında cinayetler işleniyor; babalar kızlarını toprağa diri diri gömüyordu. Cinnet karargâhına dönen yüreklerde hep aynı boşluk vardı ve masum kelebekler çarmıha geriliyordu, yalnızca masum oldukları için...
Zaman öyle bir zaman, mekân öyle bir mekândı… Ebabiller kara yere kararken Ebrehe’nin fillerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kâbe’nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa… Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı:
“Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş…”
Avizesi cevzâ, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu: Zamân o gül gibi gül görmedi zamân olalı Gülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Peygamber Efendimizin hayat hikâyesi…
İskender Pala’nın güçlü kaleminden…
Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır.
Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetlerin tutuşturduğu dalga dalga nefesler, bir melek adını andı onun. Sözcükler henüz yetim, sevgiler hançer sokumlarına mahkûmdu. Goncalardan kan damlıyordu gülistanlara ve çırçır böceklerinin rüya aralığında cinayetler işleniyor; babalar kızlarını toprağa diri diri gömüyordu. Cinnet karargâhına dönen yüreklerde hep aynı boşluk vardı ve masum kelebekler çarmıha geriliyordu, yalnızca masum oldukları için...
Zaman öyle bir zaman, mekân öyle bir mekândı… Ebabiller kara yere kararken Ebrehe’nin fillerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kâbe’nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa… Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı:
“Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş…”
Avizesi cevzâ, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu: Zamân o gül gibi gül görmedi zamân olalı Gülün güzelliği dillerde dâsitân olalı Peygamber Efendimizin hayat hikâyesi…
İskender Pala’nın güçlü kaleminden…
daha fazla
Yazar: İskender Pala
Yayınevi: Kapı Yayınları
ISBN: 9786055147143
Sayfa: 590s.
Boyut: 13,5 x 19,5
Kapak:
Tarih: 2015
Kağıt Tipi:
Alıntı
Mahzum'un, melek kalpli kızını gözünü kırpmadan göm-düğü sarhoş gecede, Kureyş'in zalim uykulara daldığı o karanlık, o ıssız gecede, ninnimi ağıta çevirip herkesi fer-yadıma uyandırmak için kutsal şehrin üzerinde avare ve derbeder dolanıp durduğum o gecede, güle duyulan hasretin bitivermesini çok ama çok istedim.
"Bir çocuğa daha kıyıldı, bir çocuğa daha!"
daha fazla
Kapı Yayınları
- Puan vermedi
Bülbülün Kırk Şarkısı
İskender Pala
- Kapı Yayınları
- 2015