Tanıtım Yazısı
"Her aşk bir orospu yaratıyor."
Tansu Çiller’le Mesut Yılmaz’ın her an romantik bir ilişki yaşayabileceği umuduyla büyümüş bir nesil olarak, siyaseten sıfırdık. Özal dönemi çocuklarıydık. Özelleştirmeleri, sınır kapılarının açılmasını, memleketi Rus kızlarının işgal edişini, koalisyonları, devalüasyonları, doların anamızı ağlatmasını, ekonomik krizleri, savaşları izlemiştik yıllarca. Bir boktan anlamıyorduk. Ama bıkkındık. Yine de bir umut vardı. Yıllar sonra ilk kez bir sol parti iktidarda, Ecevit başbakandı. O umuda istinaden, Yılmaz Erdoğan şiir okuyor, İclal Aydın “Hayat güzeldir...” diyordu. Ama hayat bok gibiydi. Hep beraber daha aydınlık, daha özgür bir topluma doğru dörtnala koştuğumuzu sanırken, hayatımızın son güzel yılını geçiriyorduk. Milenyum kapıdaydı. Kim bilir? Belki iki binlerde bambaşka olurdu her şey... Oldu da. Olmadı mı?
Türk edebiyatının parlayan yıldızlarından, çok satan yazarlarından Arzum Uzun, 99 Yazı adlı yeni romanında 20. yüzyılın son yazını, biriler alemindeki biri olmayan tek kişi genç Bilun Yılmaz ve onun arkadaş çevresi ekseninde Bodrum’un renkli atmosferinde, yaz sıcağında ve güneş parlaklığında anlatıyor. Geçmişte kalan aşk skandalları, dudak uçuklatan aile sırları, anı süsleyen küçük entrikalar, büyük yalanlar, yoğun duygular, ilk aşklar, ilk hayal kırıklıkları, aile bağları, arkadaşlık ilişkileri ve zincirleme duygu kazaları...
99 Yazı, bir kere genç olduysanız, mutlaka okumanız gereken, elinizden düşüremeyeceğiniz, nasıl bittiğini anlamayacağınız, şaşırtıcı sonunu hayatınızın sonuna dek unutamayacağınız bir roman. Sadece o yazın değil, gelmiş geçmiş, yaşanmış ve yaşanacak tüm yazların romanı...
Bildiğiniz Arzum Uzun romanları gibi... Bu kez 90’lar tadında... Yine melankolik, yine sıcacık ve yine çok komik.
– Geçmişi nasıl bilirdiniz?
– Hiç geçmemiş gibi.
Tansu Çiller’le Mesut Yılmaz’ın her an romantik bir ilişki yaşayabileceği umuduyla büyümüş bir nesil olarak, siyaseten sıfırdık. Özal dönemi çocuklarıydık. Özelleştirmeleri, sınır kapılarının açılmasını, memleketi Rus kızlarının işgal edişini, koalisyonları, devalüasyonları, doların anamızı ağlatmasını, ekonomik krizleri, savaşları izlemiştik yıllarca. Bir boktan anlamıyorduk. Ama bıkkındık. Yine de bir umut vardı. Yıllar sonra ilk kez bir sol parti iktidarda, Ecevit başbakandı. O umuda istinaden, Yılmaz Erdoğan şiir okuyor, İclal Aydın “Hayat güzeldir...” diyordu. Ama hayat bok gibiydi. Hep beraber daha aydınlık, daha özgür bir topluma doğru dörtnala koştuğumuzu sanırken, hayatımızın son güzel yılını geçiriyorduk. Milenyum kapıdaydı. Kim bilir? Belki iki binlerde bambaşka olurdu her şey... Oldu da. Olmadı mı?
Türk edebiyatının parlayan yıldızlarından, çok satan yazarlarından Arzum Uzun, 99 Yazı adlı yeni romanında 20. yüzyılın son yazını, biriler alemindeki biri olmayan tek kişi genç Bilun Yılmaz ve onun arkadaş çevresi ekseninde Bodrum’un renkli atmosferinde, yaz sıcağında ve güneş parlaklığında anlatıyor. Geçmişte kalan aşk skandalları, dudak uçuklatan aile sırları, anı süsleyen küçük entrikalar, büyük yalanlar, yoğun duygular, ilk aşklar, ilk hayal kırıklıkları, aile bağları, arkadaşlık ilişkileri ve zincirleme duygu kazaları...
99 Yazı, bir kere genç olduysanız, mutlaka okumanız gereken, elinizden düşüremeyeceğiniz, nasıl bittiğini anlamayacağınız, şaşırtıcı sonunu hayatınızın sonuna dek unutamayacağınız bir roman. Sadece o yazın değil, gelmiş geçmiş, yaşanmış ve yaşanacak tüm yazların romanı...
Bildiğiniz Arzum Uzun romanları gibi... Bu kez 90’lar tadında... Yine melankolik, yine sıcacık ve yine çok komik.
– Geçmişi nasıl bilirdiniz?
– Hiç geçmemiş gibi.
daha fazla
Yazar: Arzum Uzun
Yayınevi: Destek Yayınları
ISBN: 9786059913942
Sayfa: 304s.
Boyut: 13,5x19,5
Kapak: Ciltsiz
Tarih: 2015
Kağıt Tipi: 2. Hamur