İncelemeler
23 gün
İnceleme
‘‘İsimsiz Kız’’ adlı kitapla rastlaştık kitapçıda. Satın alıp almama konusunda karasızım.
Şu an elimde evirip çiviyorum.
Kararımı verdim...
daha fazla
Olimpos Yayınları
- Puan vermedi
Okuyacak
İsimsiz Kız
Lisa Regan
- Olimpos Yayınları
- 2024
1 ay
İnceleme
güzel ama ,uçurtma avcısı kadar değil
Everest Yayınları
- Puan vermedi
Okudu
Bin Muhteşem Güneş
Khaled Hosseini
- Everest Yayınları
- 2000
NORA BİR BEBEK EVİ
İnceleme
Kitabın Adı: Nora Bir Bebek Evi
(Dünya Edebiyatından Seçmeler)
Yazarı: Henrik Ibsen
Çeviren: Cevat Memduh Altar
Türü: Tiyatro oyunu
Sayfa Sayısı: 182
Yayınevi, Basım Yılı ve Yeri: Milli Eğitim Bakanlığı, 1997, İstanbul.
Norveçli yazar Henrik Ibsen, Danimarkalı yazar arkadaşı matmazel Laura'ya hayrandır ve en çok matmazel Laura'nın neşesinden hoşlanır. Aile dostu olarak görüşürler.
Oyuna konu Nora'yı, madam Laura'nın hayat hikayesinden esinlenerek biraz da değiştirerek yazmıştır. Madam Laura kocasından gizli borç aldığı parayı kitaplarının çok satılarak yayınevi tarafından verildiği yalanını söyler. Artan borcunu ödeyemeyen madam Laura'nın kocası gerçeğini öğrenince madam Laura canına kıyar, oyunda Henrik Ibsen Nora'nın canına kıymasına gönlü elvermez ve evi terk ettirir.
Konusu: Nora, annesi olmadığı için bakıcısı tarafından da babası tarafından da bebek gibi yetiştirilmiş, güzel, neşeli bir kızdır.
8 yıllık evliliğinde de kocası tarafından bebek gibi davranılan bir kadındır. Üç çocuğunu kendi bakıcısı Anne-Marie ile beraber yetiştirler.
Kocası Helmer hastanınca doktorlar hava değişikliği tavsiye ederler. Avukat olan Helmer'in hava değişikliği yapacak kadar parası yoktur. Rahat bir hayat yaşasalar da başka bir ülkeye gitmek ve bir müddet orada kalmak mösyö Helmer için mümkün ve mantıklı değildir.
Nora kocasını seven bir kadındır. Gerekli parayı babasından almak istese de Helmer bunu gururuna yediremez. Her kadın gibi gezmek, eğlenmek, arkadaşları gibi İtalya'ya gitmek Nora'nın da hakkıdır. Helmer kendi sağlığı için değilse bile "tarlakuşu" için gidecektir.
O sırada babası ölür ve babasından kaldığını söylediği parayla İtalya'ya giderler. Yolculuk gerçekten Helmer'e iyi gelir ve tamamen iyileşir.
Parayı avukat Krogstad'dan senet karşılığı almıştır oysa. Yolculuk sonrasında Helmer, Krogstad'ın çalıştığı bankaya müdür olarak atanır ve ilk iş Krogstad'ı işten çıkaracaktır.
Noel için memleketine temelli dönen madam Linde, Nora'nın çocukluk arkadaşıdır ve Helmer'den ofis işi ister. O da Krogstad'ı çıkaracağı için madam Linde'e söz verir.
Madam Linde'in geldiğini, Helmer'den iş sözü aldığını anlayan Krogstad Nora'nın evine gelir. Parayı senet karşılığı verdiğini, senedi çocukluk arkadaşı Helmer'e vereceğini söyler.
Bir kadının borç istemesi ayıptır, hele bir de kocasından habersiz istemesi çok kötüdür. Asıl kötüsü ise senetteki kefil bölümüne babasının imzasını taklit etmesidir. Avukat Krogstad tarihin babasının ölümünden üç gün sonrasına atılması hakkında Nora'yı mahkemeye vermekle tehdit eder. Eğer işinde devam ederse Helmer'e söylemeyecektir.
Krogstad; evrakta sahtecilik yapmış, sahte imza atmış, cezasını çekmiş, eski saygınlığını kazanmak isteyen bir avukattır.
Nora ne söylerse söylesin Helmer'i ikna edemez ve Krogstad Helmer'e her şeyi anlatan bir mektup yazar.
Helmer yalan söylediği, ikiyüzlü davrandığı, ahlaksızlık yaptığı için çocukların eğitimini Nora'dan alacağını söyler.
Madam Linde ile Krogstad evlenmeye karar verirler. Zaten eskiden sözlüdürler. Madam Linde ailesine bakmak zorunda olduğu için zengin biriyle evlenmek zorunda kalmış, kocası ölünce memleketine temelli dönmüştür. Kocasından da hiçbir şey kalmadığı için çalışmak zorundadır. Geçen yıllar içinde Krogstad da evlenmiş, karısını kaybetmiştir ve çocuklarına tek başına bakmaktadır.
Madam Linde'in isteği üzerine Krogstad senedi Helmer'e teslim eder.
Senet ve mektubu sobada yakan Helmer, Nora'yı affeder. Hayatı boyunca bebek gibi davranılan Nora hayatında ilk kez ciddi bir konuda konuşan kocasını ve evini terk eder.
Yorumum: İnsan bir kere yalan söyleyince onu inandırıcı kılmak için başka yalanlar söylemek zorunda kalıyor.
Okumayan birçok kişinin diploma için "kağıt parçası" dediğini duyuyoruz. Bir "kağıt parçası" için insanlar yıllarca emek veriyor, algılayamıyoruz.
Miras bölüşürken de tapu için "kağıt parçası" dendiğine şahit oluyoruz. O "kağıt parçası" uyanıkların kimsenin hakkını yemesin diye bir hak korumadır, algılayamıyoruz.
Sahte imza atmak kişinin kendini kandırmasından öteye gidemez, algılayamıyoruz.
Evliliğe, hayata, hakka, hukuka dair birçok sonuç çıkarılabilir elbette.
"Değer" dediğimiz kavram evrenseldir ve tüm toplumlar için geçerlidir, 1879 yılında Norveçli yazar tarafından Münih'te yazılsa da.
Bir de ben çeviri eserleri okumayı sevmiyorum. Mesela birçok yerde "mucize" kelimesi geçiyor. Beklenmedik iyi şeyler için de kötü şeyler için de mucize deniyor.
Mümkün olsa yabancı yazarların eserlerini aslından okuyabilsek.
2002 yılında aldığım kitabı 2024'te okudum. Her şey gibi kitap da vaktini bekliyor.
Muhabbetle…
Hamiyet Su Kopartan ✍
02.07.2024
#iyikivarsınedebiyat #edebiyathayattarzıdır
#okudumbitti Kurşun Kalemim İle Yolculuk
(Dünya Edebiyatından Seçmeler)
Yazarı: Henrik Ibsen
Çeviren: Cevat Memduh Altar
Türü: Tiyatro oyunu
Sayfa Sayısı: 182
Yayınevi, Basım Yılı ve Yeri: Milli Eğitim Bakanlığı, 1997, İstanbul.
Norveçli yazar Henrik Ibsen, Danimarkalı yazar arkadaşı matmazel Laura'ya hayrandır ve en çok matmazel Laura'nın neşesinden hoşlanır. Aile dostu olarak görüşürler.
Oyuna konu Nora'yı, madam Laura'nın hayat hikayesinden esinlenerek biraz da değiştirerek yazmıştır. Madam Laura kocasından gizli borç aldığı parayı kitaplarının çok satılarak yayınevi tarafından verildiği yalanını söyler. Artan borcunu ödeyemeyen madam Laura'nın kocası gerçeğini öğrenince madam Laura canına kıyar, oyunda Henrik Ibsen Nora'nın canına kıymasına gönlü elvermez ve evi terk ettirir.
Konusu: Nora, annesi olmadığı için bakıcısı tarafından da babası tarafından da bebek gibi yetiştirilmiş, güzel, neşeli bir kızdır.
8 yıllık evliliğinde de kocası tarafından bebek gibi davranılan bir kadındır. Üç çocuğunu kendi bakıcısı Anne-Marie ile beraber yetiştirler.
Kocası Helmer hastanınca doktorlar hava değişikliği tavsiye ederler. Avukat olan Helmer'in hava değişikliği yapacak kadar parası yoktur. Rahat bir hayat yaşasalar da başka bir ülkeye gitmek ve bir müddet orada kalmak mösyö Helmer için mümkün ve mantıklı değildir.
Nora kocasını seven bir kadındır. Gerekli parayı babasından almak istese de Helmer bunu gururuna yediremez. Her kadın gibi gezmek, eğlenmek, arkadaşları gibi İtalya'ya gitmek Nora'nın da hakkıdır. Helmer kendi sağlığı için değilse bile "tarlakuşu" için gidecektir.
O sırada babası ölür ve babasından kaldığını söylediği parayla İtalya'ya giderler. Yolculuk gerçekten Helmer'e iyi gelir ve tamamen iyileşir.
Parayı avukat Krogstad'dan senet karşılığı almıştır oysa. Yolculuk sonrasında Helmer, Krogstad'ın çalıştığı bankaya müdür olarak atanır ve ilk iş Krogstad'ı işten çıkaracaktır.
Noel için memleketine temelli dönen madam Linde, Nora'nın çocukluk arkadaşıdır ve Helmer'den ofis işi ister. O da Krogstad'ı çıkaracağı için madam Linde'e söz verir.
Madam Linde'in geldiğini, Helmer'den iş sözü aldığını anlayan Krogstad Nora'nın evine gelir. Parayı senet karşılığı verdiğini, senedi çocukluk arkadaşı Helmer'e vereceğini söyler.
Bir kadının borç istemesi ayıptır, hele bir de kocasından habersiz istemesi çok kötüdür. Asıl kötüsü ise senetteki kefil bölümüne babasının imzasını taklit etmesidir. Avukat Krogstad tarihin babasının ölümünden üç gün sonrasına atılması hakkında Nora'yı mahkemeye vermekle tehdit eder. Eğer işinde devam ederse Helmer'e söylemeyecektir.
Krogstad; evrakta sahtecilik yapmış, sahte imza atmış, cezasını çekmiş, eski saygınlığını kazanmak isteyen bir avukattır.
Nora ne söylerse söylesin Helmer'i ikna edemez ve Krogstad Helmer'e her şeyi anlatan bir mektup yazar.
Helmer yalan söylediği, ikiyüzlü davrandığı, ahlaksızlık yaptığı için çocukların eğitimini Nora'dan alacağını söyler.
Madam Linde ile Krogstad evlenmeye karar verirler. Zaten eskiden sözlüdürler. Madam Linde ailesine bakmak zorunda olduğu için zengin biriyle evlenmek zorunda kalmış, kocası ölünce memleketine temelli dönmüştür. Kocasından da hiçbir şey kalmadığı için çalışmak zorundadır. Geçen yıllar içinde Krogstad da evlenmiş, karısını kaybetmiştir ve çocuklarına tek başına bakmaktadır.
Madam Linde'in isteği üzerine Krogstad senedi Helmer'e teslim eder.
Senet ve mektubu sobada yakan Helmer, Nora'yı affeder. Hayatı boyunca bebek gibi davranılan Nora hayatında ilk kez ciddi bir konuda konuşan kocasını ve evini terk eder.
Yorumum: İnsan bir kere yalan söyleyince onu inandırıcı kılmak için başka yalanlar söylemek zorunda kalıyor.
Okumayan birçok kişinin diploma için "kağıt parçası" dediğini duyuyoruz. Bir "kağıt parçası" için insanlar yıllarca emek veriyor, algılayamıyoruz.
Miras bölüşürken de tapu için "kağıt parçası" dendiğine şahit oluyoruz. O "kağıt parçası" uyanıkların kimsenin hakkını yemesin diye bir hak korumadır, algılayamıyoruz.
Sahte imza atmak kişinin kendini kandırmasından öteye gidemez, algılayamıyoruz.
Evliliğe, hayata, hakka, hukuka dair birçok sonuç çıkarılabilir elbette.
"Değer" dediğimiz kavram evrenseldir ve tüm toplumlar için geçerlidir, 1879 yılında Norveçli yazar tarafından Münih'te yazılsa da.
Bir de ben çeviri eserleri okumayı sevmiyorum. Mesela birçok yerde "mucize" kelimesi geçiyor. Beklenmedik iyi şeyler için de kötü şeyler için de mucize deniyor.
Mümkün olsa yabancı yazarların eserlerini aslından okuyabilsek.
2002 yılında aldığım kitabı 2024'te okudum. Her şey gibi kitap da vaktini bekliyor.
Muhabbetle…
Hamiyet Su Kopartan ✍
02.07.2024
#iyikivarsınedebiyat #edebiyathayattarzıdır
#okudumbitti Kurşun Kalemim İle Yolculuk
daha fazla
Deniz Kitabevi Yayınları
- Puan vermedi
Okudu
Ibsen Oyunları / İki (3 Oyun) -Nora: Bir Bebek Evi
Hedda Gabler
- Deniz Kitabevi Yayınları
- 2007
1 ay
İnceleme
İnsanın kendi kitabına inceleme yazması doğru olmasa gerek, ama affınıza sığınarak birkaç cümle edeceğim.
Biz bu kitabı yazarken, Filistin’de kan ve gözyaşı olmasın da varsın kitabımız okunmasın ne gam, demiştik. Kitabı yazalı neredeyse 14 yıl, yayınlatalı ise 13 yıl olmuş. Bunca zaman geçmesine rağmen, Filistin’de gözyaşlarının dinmesi bir tarafa, akan kan, işlenen zulüm artık kanımızı donduracak seviyelere ulaştı.
Bizler yarım yamalak dualar etmekten gayrısını yapamıyoruz…
Fert olarak elimizden fazla bir şey gelmeyebilir, ancak bizleri yönetenler kınamaktan öteye geçerek bazı caydırıcı yaptırımlar uygulayabilirler…
Barış ve huzur içinde yaşanacak günlerin bir an evvel gelmesini temenni ediyorum…
Biz bu kitabı yazarken, Filistin’de kan ve gözyaşı olmasın da varsın kitabımız okunmasın ne gam, demiştik. Kitabı yazalı neredeyse 14 yıl, yayınlatalı ise 13 yıl olmuş. Bunca zaman geçmesine rağmen, Filistin’de gözyaşlarının dinmesi bir tarafa, akan kan, işlenen zulüm artık kanımızı donduracak seviyelere ulaştı.
Bizler yarım yamalak dualar etmekten gayrısını yapamıyoruz…
Fert olarak elimizden fazla bir şey gelmeyebilir, ancak bizleri yönetenler kınamaktan öteye geçerek bazı caydırıcı yaptırımlar uygulayabilirler…
Barış ve huzur içinde yaşanacak günlerin bir an evvel gelmesini temenni ediyorum…
daha fazla
Kaldırım Yayınları
- Puan vermedi
Okudu
Hürriyet Meşalesi
Yusuf Akkaya
- Kaldırım Yayınları
- 1905
Emanet bir canım var
İnceleme
Okuduğun kitaplarda başka insanların duygularını anlayabilmek…
Harf olmadan hissettiklerini, yaşadıklarını, iyiyi, çirkini, güzeli, kötüyü gözlerinle görerek okuyabilmek…
Hissettiklerini kalıbına sokmadan anlayabilmek…
Hisler ağırlaştıkça gerçekleri sorgulamaya başlamak, içinden çıkamamak.
Söz İnce/Derince kitabını okurken gerçeklik ve hayalleri birbirlerine harmanlayan sevgi, inanç ve ümidin ruhu arasında kaybolarak kendimi buldum…
Duyguları içinde adını koyduğu, koyamadığı vicdanı ve cennet olarak gördüğü anne babası yani emektar kahraman savaşçıları vardı.
Şiirlerde maskeler ardına saklanan ses dili yoktu, ispatlaması gereken kelimelerin huzursuzluğu da...
Ve, ben annemden sonra koyun koyuna uyuduğum kahramanım olan ablamı okudukça "öyle güzel kalemi var ki" dedim içimden, "beni daima iyiliğe, doğruluğa yöneltmeyi öğütleyen."
Bir kez daha anladım ki, onu extra sevmem bu sebeptendir
Emanet bir canım var
Kandırmaya müsait âlemin görüneni
Karşısında tav olan insan diye ünüm var
Allı güllü renklerle meşruya bürüneni
Haddimce yaşamaya çok şükür ki günüm var
Baktığım aynalara tutmasam bile taraf
Ak düşmüş saçlarıma usulen der ’el insaf’
Geçip giden gençlikten beden olurken muaf
Ardında anıları saklayacak yenim var
Bizzat azgın nefsimde ara sıra dizgini
Dağınık duygulardan toplamanın bezgini
Yorgun düşen gönülle içimdeki gezgini
Yolcu eden yüreğe dayanacak yanım var
Söz mühürlü dudağa özden sızıp durmakta
Bazen arşa yükselip bazen dibe vurmakta
Yaş kemale erse de dönüp akla sormakta
Derde derman arayan inatçı bir sanım var
Geçen çetin ömürde bu benimse eserim
İddia edemem ki nerde nasıldır yerim
Yalnızca sade kulum ne dervişim ne pirim
Üstelik de koynumda emanet bir canım var.
Nezahat Yıldız Kaya
Harf olmadan hissettiklerini, yaşadıklarını, iyiyi, çirkini, güzeli, kötüyü gözlerinle görerek okuyabilmek…
Hissettiklerini kalıbına sokmadan anlayabilmek…
Hisler ağırlaştıkça gerçekleri sorgulamaya başlamak, içinden çıkamamak.
Söz İnce/Derince kitabını okurken gerçeklik ve hayalleri birbirlerine harmanlayan sevgi, inanç ve ümidin ruhu arasında kaybolarak kendimi buldum…
Duyguları içinde adını koyduğu, koyamadığı vicdanı ve cennet olarak gördüğü anne babası yani emektar kahraman savaşçıları vardı.
Şiirlerde maskeler ardına saklanan ses dili yoktu, ispatlaması gereken kelimelerin huzursuzluğu da...
Ve, ben annemden sonra koyun koyuna uyuduğum kahramanım olan ablamı okudukça "öyle güzel kalemi var ki" dedim içimden, "beni daima iyiliğe, doğruluğa yöneltmeyi öğütleyen."
Bir kez daha anladım ki, onu extra sevmem bu sebeptendir
Emanet bir canım var
Kandırmaya müsait âlemin görüneni
Karşısında tav olan insan diye ünüm var
Allı güllü renklerle meşruya bürüneni
Haddimce yaşamaya çok şükür ki günüm var
Baktığım aynalara tutmasam bile taraf
Ak düşmüş saçlarıma usulen der ’el insaf’
Geçip giden gençlikten beden olurken muaf
Ardında anıları saklayacak yenim var
Bizzat azgın nefsimde ara sıra dizgini
Dağınık duygulardan toplamanın bezgini
Yorgun düşen gönülle içimdeki gezgini
Yolcu eden yüreğe dayanacak yanım var
Söz mühürlü dudağa özden sızıp durmakta
Bazen arşa yükselip bazen dibe vurmakta
Yaş kemale erse de dönüp akla sormakta
Derde derman arayan inatçı bir sanım var
Geçen çetin ömürde bu benimse eserim
İddia edemem ki nerde nasıldır yerim
Yalnızca sade kulum ne dervişim ne pirim
Üstelik de koynumda emanet bir canım var.
Nezahat Yıldız Kaya
daha fazla
Başkent Edebiyat Kültür Sanat ve Edebiyat Yayınevi
- Puan vermedi
Okudu
Söz İnce/Derince
Nezahat Yıldız Kaya
- Başkent Edebiyat Kültür Sanat ve Edebiyat Yayınevi
- 2019
1 ay
İnceleme
“Güzel bir anı olarak içimde saklayacağım seni.
Senin içinde güzel bir anı olabilmek umuduyla….
Hoşça kal.”
Cümlelerini okurken gençlik yıllarıma geri gittim adeta. Chat odalarında geçen zamanlarımız az değildir hani. Aşkın sanalını yaşamadım ama çok kaliteli sohbetler ettim. Bizden öncekilerin “mektup arkadaşlıkları” bizim dönemde mail veya chat (sohbet) arkadaşlıklarına evrilmişti. Şimdikiler ise çok daha farklı yaşıyorlar, hızlarına yetişmek ise ne mümkün!
Aslı varken sanaldan uzak durmak evla olsa gerek….
Az da olsa nostalji yaşamak isteyenlere okumalarını tavsiye ederim…
Senin içinde güzel bir anı olabilmek umuduyla….
Hoşça kal.”
Cümlelerini okurken gençlik yıllarıma geri gittim adeta. Chat odalarında geçen zamanlarımız az değildir hani. Aşkın sanalını yaşamadım ama çok kaliteli sohbetler ettim. Bizden öncekilerin “mektup arkadaşlıkları” bizim dönemde mail veya chat (sohbet) arkadaşlıklarına evrilmişti. Şimdikiler ise çok daha farklı yaşıyorlar, hızlarına yetişmek ise ne mümkün!
Aslı varken sanaldan uzak durmak evla olsa gerek….
Az da olsa nostalji yaşamak isteyenlere okumalarını tavsiye ederim…
daha fazla
Altın Kitaplar Yayınevi
- Puan vermedi
Okudu
Aşkın Sanal Halleri
Canan Tan
- Altın Kitaplar Yayınevi
- 2010
2 ay
Salgın Hastalık
İnceleme
Önyargılardan kurtulup Orhan Pamuk okumaya başladığımdan bu yana okuduğum üçüncü Orhan Pamuk romanı…
Veba salgını ile alakalı şu satırları pandemi zamanı yaşananları hatırlattı bana: “Hoca’nın gözünü en çok korkutan şeyse, vebanın ne zaman biteceğini kestirmekti. Günlük ölüm rakamları üzerinde çalışmamız gerektiğini seziyordum…” (sh. 101)
Romanın ilk baskısı 1985’te yapılmış. Neredeyse 40 yaşında bir eser. Bugün bile okurunu farklı düşüncelere sevkediyor…
Tarihi roman sevenlere tavsiye ederim..
Veba salgını ile alakalı şu satırları pandemi zamanı yaşananları hatırlattı bana: “Hoca’nın gözünü en çok korkutan şeyse, vebanın ne zaman biteceğini kestirmekti. Günlük ölüm rakamları üzerinde çalışmamız gerektiğini seziyordum…” (sh. 101)
Romanın ilk baskısı 1985’te yapılmış. Neredeyse 40 yaşında bir eser. Bugün bile okurunu farklı düşüncelere sevkediyor…
Tarihi roman sevenlere tavsiye ederim..
daha fazla
İletişim Yayınları
- Puan vermedi
Okudu
Beyaz Kale
Orhan Pamuk
- İletişim Yayınları
- 2000
İnsanlar
İnceleme
Okumaya başlayıp, sayfalar ilerledikçe, bana hitap edecek "şey"ler bulmakta zorlandım.. Tabii ki bunun yaninda "illa ki bir "şey" ler veya benzer şeyler bulmak zorunda miyim? " sorusunu da beraberinde getirdi..
Bitirdiğimde ise, sırf "büyük bir çavdar tarlasında oynayan binlerce çocuk" fikrini hayallerime yerleştirdiği için bile menfi düşüncelerimden geri adım attım.. 🌾"Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz biçimde yaşamak istemesidir"
Bitirdiğimde ise, sırf "büyük bir çavdar tarlasında oynayan binlerce çocuk" fikrini hayallerime yerleştirdiği için bile menfi düşüncelerimden geri adım attım.. 🌾"Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz biçimde yaşamak istemesidir"
daha fazla
Yapı Kredi Yayınları
- Puan vermedi
Okudu
Çavdar Tarlasında Çocuklar
J. D. Salinger
- Yapı Kredi Yayınları
- 2009
2 ay
ABD
İnceleme
Maxime Chattam’in Kaosun Sırları isimli eseri ABD’deki İkiz Kule’lerin “Yeni Dünya Düzeni”ni oluşturmak isteyenler tarafından nasıl havaya uçurulduğunu adım adım gözler önüne seriyor. Bu “Yeni Dünya Düzeni”yle insanların özel yaşam alanlarının, ekonomisi büyük firmalar/devletler tarafından nasıl iğdiş edileceğini, etkileyici bir hikaye ile dile getiriyor. Meraklısına tavsiye ederim...
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
Okudu
Kaosun Sırları
Maxime Chattam
- Doğan Kitap
- 2010