Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
YÜZYILIN IŞIĞI Mustafa Kemal Roman Hüseyin TURHAL
Ateşten Doğuşun Hikayesi Bu, sadece bir Mareşalin biyografisi değil; bir idealin, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun romanıdır. Mustafa Kemal. Bir liman şehri olan Selanik’in tozlu sokakları...
18. Bölüm

Üçüncü Bölüm: Erzurum'dan Sivas'a—Milletin Kalesi

10 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

“Artık İstanbul’un, Hükûmet’in, Padişah’ın değil, milletin bir ferdi idim. Benim için en büyük rütbe, bu kutsal davaya sivil bir nefer olarak hizmet etmekti.”
Erzurum: Rütbesiz Bir Komutan (Temmuz 1919)
Amasya’dan ayrılan Mustafa Kemal, askerî üniformasını çıkarmış, sivil giysiler içinde Doğu’ya doğru ilerliyordu. Bu, sadece kıyafet değişimi değildi; yetkiyi bir makamdan alıp, doğrudan millete teslim etmenin sembolik eylemiydi. O artık resmiyetin otoritesinden değil, halkın sevgisinden güç alan bir liderdi.
Erzurum’a ulaştığında, şehir onu büyük bir coşkuyla karşıladı. Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin önderliğinde toplanacak kongre için hazırlıklar tamamlanmıştı. Kongreye katılması için resmiyette hakkı yoktu, çünkü o artık bir vatandaştı. Ancak Cevat Bey ve Kazım Karabekir Paşa’nın cesurca attığı bir adım, onun önünü açtı. İki delege, istifa ederek yerlerini Mustafa Kemal ve Rauf Bey’e bıraktı.
Bu, bir avuç cesur insanın demokrasiye ve milli iradeye duyduğu inancın en güçlü kanıtıydı.
23 Temmuz 1919. Kongre salonu, memleketin kaderine dair endişeli ama umutlu yüzlerle doluydu. Mustafa Kemal, kürsüye çıktığında, artık üzerindeki Paşa ağırlığı değil, sıradan bir vatandaşın samimiyeti vardı. Sözleri, Nutuk’un o sarsılmaz mantığını taşıyordu:
Hüseyin TURHAL'ın Notu: Erzurum’da verilen kararlar, kâğıt üzerindeki birkaç maddeden ibaret değildi. Onlar, ölümü kabul etmeyen bir milletin, kefenini yırtıp ayağa kalkma yeminiydi.
Kongre’den çıkan kararlar, Milli Mücadele’nin yol haritasını çizdi:
Vatan bir bütündür, parçalanamaz. (Vatanın ilk kez milli sınırlar içinde tanımlanması.)
Millet, yabancı işgal ve müdahalesine karşı topyekûn direnecektir.
Manda ve himaye kabul edilemez. (Bağımsızlık, tartışmaya kapalı tek şarttır.)
Kuvâ-yi Milliye’yi etkin, millî iradeyi egemen kılmak esastır.
Erzurum Kongresi, ulusal kurtuluşun yerel bir hareketten çıkıp, doğunun sesiyle yükselen bir iradeye dönüştüğünü resmen ilan etti.
Bir Seslenme: Tüm Vatan İçin (Ağustos 1919)
Erzurum'dan alınan bu kararlar, tüm yurdu kucaklamalıydı. Yurt sathındaki tüm Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, bölgesel kurtuluş çabalarını bırakıp, tek bir çatı altında birleşmeliydi.
Mustafa Kemal, bu birleşmeyi sağlamak için Erzurum’da kurulan Temsil Heyeti’nin başına geçti. Bu küçük heyet, resmiyette hiçbir gücü olmamasına rağmen, Anadolu’nun tek meşru hükümeti gibi davranmaya başladı.
Hedef belliydi: Sivas’ta toplanacak Büyük Kongre.
Bu süreçte, İstanbul Hükümeti’nin baskıları arttı. Mustafa Kemal'in tutuklanması için emirler yağdırıldı, ancak Kazım Karabekir Paşa gibi komutanların desteği, bu emri boşa çıkardı. Karabekir, Paşa'nın karşısına geçti ve: "Ben ve Kolordum emrinizdeyiz Paşam!" diyerek, İstanbul'a karşı Anadolu'daki askeri gücün safını belli etti.
Sivas: Millî İradenin Vücut Bulduğu Yer (Eylül 1919)
4 Eylül 1919. Anadolu’nun dört bir yanından gelen delegeler, Sivas Kongresi için bir araya geldi. Erzurum daha bölgesel iken, Sivas, tüm vatanın kalbiydi.
Kongre, iki temel mesele üzerinde çetin tartışmalara sahne oldu:
Manda Tartışması: Bazı delegeler, Amerikan mandası altına girmenin, ülkenin kurtuluşu için tek yol olduğunu savunuyordu. Ancak Mustafa Kemal'in sert ve net duruşu, tüm şüpheleri dağıttı: "Ya istiklal, ya ölüm!" Bu ilke, Kongre’nin en temel düsturu oldu. Manda fikri, kesin olarak reddedildi.
Birlik: Anadolu'daki tüm ulusal cemiyetler, "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında tek bir çatı altında birleştirildi. Artık dağınık direnişler yoktu; tek bir millî cephe vardı.
Kongrenin en önemli çıktısı, Temsil Heyeti'nin (Heyet-i Temsiliye) yetkilerinin genişletilerek, tüm yurdu temsil eden bir geçici hükümet görevi üstlenmesiydi. Mustafa Kemal, bu heyetin de başkanı seçildi.
Sivas Kongresi’nin sonucu, İstanbul’a bir meydan okumaydı: Anadolu’nun artık kendi meşru yönetim organı vardı.
İpler Kopuyor: İlk Zafer (Ekim 1919)
Temsil Heyeti, Kongre’den aldığı güçle ilk büyük siyasi zaferini kazandı. İstanbul Hükümeti, Heyet’in emirlerine uymayan vali ve komutanları atamaya devam edince, Temsil Heyeti, İstanbul ile tüm haberleşmeyi kesti.
Bu, bir sivil darbeydi.
İstanbul Hükümeti, Anadolu’daki gücünün tamamen kaybolduğunu görünce çaresiz kaldı. Sadrazam Damat Ferit Paşa, bu duruma dayanamayarak istifa etmek zorunda kaldı. Yerine, Temsil Heyeti ile uzlaşmaya daha yakın olan Ali Rıza Paşa Hükümeti kuruldu.
Mustafa Kemal, Nutuk'ta bu anı gururla anlatır: “Bu başarı, millî iradenin ilk zaferiydi. Artık Hükûmet, Anadolu’nun sesine kulak vermek zorundaydı.”
Sıradaki hedef, Heyet-i Temsiliye’nin kontrolü altındaki Ankara’ya geçmek ve nihai olarak Büyük Millet Meclisi’ni toplamaktı. Yeni bir devletin temelleri atılmış, artık bu temeller üzerine çatıyı kurma zamanı gelmişti.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL