Sekizinci Bölüm: Ankara'da Yeni Bir Devletin Temelleri
Ankara’nın Seçimi: Direnişin Merkezi
Erzurum ve Sivas Kongrelerinde tüm ulusal güçleri bir çatı altında toplayan ve Temsil Heyeti'nin Başkanı seçilen Mustafa Kemal, mücadeleyi daha güvenli ve merkezi bir noktadan yönetmek zorundaydı.
Anadolu'nun coğrafi ve stratejik yapısı göz önüne alındığında, Temsil Heyeti için en uygun yer Ankara idi. Ankara, Anadolu'nun ortasında, Batı Cephesi'ne yakın, demiryolu ağına sahip ve İstanbul’dan gelen kuvvetlerce kolayca kontrol edilebilecek bir nokta değildi. Aynı zamanda halkı Milli Mücadele'ye yürekten bağlıydı.
27 Aralık 1919'da, Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti üyeleri, coşkulu ve umut dolu Ankara halkının karşılamasıyla şehre ulaştı. Ankara, o zamanlar küçük, tozlu ve harap bir kasabaydı. Ancak Mustafa Kemal için bu kasaba, bağımsızlığın ve yeni bir ulusun doğuş yeri olacaktı.
Büyük Millet Meclisi’nin Açılışı
İstanbul'daki Meclis-i Mebusan, İtilaf Devletleri tarafından zorla dağıtılmış, milletvekilleri tutuklanmıştı. Bu durum, Anadolu'daki siyasi boşluğu daha da derinleştirdi. Mustafa Kemal, ulusal iradenin tek temsilcisi olan yeni bir meclisin derhal toplanması gerektiğine karar verdi.
Tüm illerden ve kazalardan hızla temsilciler (milletvekilleri) seçildi.
Ve nihayet, 23 Nisan 1920 Cuma günü, dualar ve kurbanlar eşliğinde, Ankara’daki tek katlı, mütevazı bir binada, Büyük Millet Meclisi (BMM) açıldı.

Meclisin açılması, sadece bir siyasi eylem değil, Türk milletinin egemenliğini ilan eden bir devrimdi. Mustafa Kemal'in en büyük ilkesi, Meclis'in açılışında netleşti:
"Meclis'in üstünde hiçbir kuvvet yoktur."
Bu, Padişahlık ve İstanbul Hükümeti'nin otoritesinin hukuken reddedilmesi ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun ilanıydı.
Çift Başlı Yönetim ve Zorlu Tartışmalar
Mustafa Kemal, Meclis'in açılışından kısa süre sonra BMM Başkanı seçildi. Ancak Meclis'in içindeki durum, dışarıdaki düşmandan daha az zorlu değildi.
Ankara’da, hem dış düşmanla savaşmak hem de içerideki isyanları bastırmak gerekiyordu. Öte yandan, Meclis’in içinde farklı görüşlere sahip milletvekilleri vardı. Mustafa Kemal'in radikal fikirlerine karşı çıkan, Padişahlığa bağlılıklarını sürdüren veya savaş stratejileri konusunda farklı düşünen gruplar (Birinci Grup, İkinci Grup) mevcuttu.
Mustafa Kemal, bu zorlu ortamda hitabet gücünü, ikna yeteneğini ve siyasi dehasını kullanarak otoritesini kurdu. Bazen en sert eleştirilere maruz kalıyor, bazen ise gece yarılarına kadar süren tartışmalarla iktidarını pekiştiriyordu.
Onun liderliği altında, BMM bir yandan yasama ve yürütme yetkilerini birleştirerek hızlı kararlar alıyor, diğer yandan da düzenli orduyu kurarak cepheye hazırlanıyordu.
Ankara, artık Mustafa Kemal'in karargâhı, BMM ise Milli Mücadele'nin kılıcı ve kalkanı haline gelmişti. Yeni bir devlet, savaşın ve yokluğun en zorlu anlarında, Anadolu’nun kalbinde filizleniyordu.