Ateşten Doğuşun Hikayesi
Bu, sadece bir Mareşalin biyografisi değil; bir idealin, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun romanıdır.
Mustafa Kemal. Bir liman şehri olan Selanik’in tozlu sokakları...
Zorlu Sınav ve Yenilginin Gölgesi Büyük Millet Meclisi kurulmuş, düzenli ordu oluşturulmuştu, ancak düşman tehlikesi giderek büyüyordu. Özellikle Yunan kuvvetleri, İtilaf Devletleri'nin desteğiyle Batı Anadolu'da ilerliyordu. Düzenli ordunun kurulmasından sonra ilk ciddi başarılar Birinci ve İkinci İnönü Savaşları'nda kazanıldı. Bu zaferler, halka büyük moral verdi. Ancak Yunan ordusu güçlüydü ve büyük bir taarruz başlattı. Temmuz 1921'de gerçekleşen Kütahya-Eskişehir Savaşları'nda, Türk ordusu ağır kayıplar verdi ve Meclis’in baskılarına rağmen, daha fazla zayiat vermemek için Sakarya Nehri'nin doğusuna çekilmek zorunda kaldı. Bu geri çekilme, Ankara’da büyük bir hayal kırıklığı ve paniğe neden oldu. Düşman, artık Ankara'ya çok yakındı. Meclis'te Mustafa Kemal'e karşı sert eleştiriler başladı. Komutanların beceriksizlikle suçlandığı bu umutsuz ortamda, tek bir kişi çözüm olabilirdi. Başkomutanlık Yetkisi ve Tarihi Emir Meclis'teki bunalım zirveye çıktığında, milletvekilleri bir araya gelerek tüm yetkileri Mustafa Kemal'e devretme kararı aldı. Ancak Mustafa Kemal bu yetkiyi, sivil otoriteyi hiçe sayan bir diktatörlük kurmak için değil, sadece Üç Aylık Başkomutanlık için istedi ve kabul etti. 5 Ağustos 1921'de, BMM, Mustafa Kemal'e Başkomutanlık yetkisini verdi. O, hemen ertesi gün orduya hitaben, tarihin en önemli emirlerinden birini yayımladı: "Tekâlifi Milliye Emirleri." Bu emirler, her vatandaşın, elindeki her türlü yiyecek, giyecek, binek hayvanı ve silahın belirli bir kısmını orduya vermesini istiyordu. Bu, bir milletin kendi kaderini tayin etmek için topyekûn seferberlik ilanıydı. Millet, yokluk içinde bile ordusuna destek oldu, Başkomutanına güvendi. Sakarya Zaferi: Hattı Müdafaa Yoktur! Başkomutan Mustafa Kemal, ordusunu Sakarya Nehri’nin doğusunda konumlandırdı. Yunan kuvvetleri, Türk ordusunu yok etmek amacıyla taarruza geçti. 23 Ağustos 1921'de başlayan Sakarya Meydan Muharebesi, tarihin en uzun süren meydan savaşlarından biri oldu. Çatışmaların en kritik anında, Mustafa Kemal, sadece Türk askeri tarihini değil, dünya harp tarihini değiştirecek o meşhur emri verdi: "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz." Bu, klasik cephe savunmasından, topyekûn bir alan savunmasına geçiş emriydi. Her askerin ve komutanın, bulunduğu mevziyi sonuna kadar savunmasını emrediyordu. 22 gün süren bu kanlı savaş, 13 Eylül 1921'de Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlandı. Yunan ordusu ağır bir yenilgi alarak geri çekildi. Bu zaferin ardından BMM, Mustafa Kemal'e Mareşallik rütbesini ve Gazi unvanını verdi. Büyük Taarruz ve Zaferin Mührü Sakarya'dan sonra bir yıl boyunca ordu gizlice Büyük Taarruz'a hazırlandı. Tüm diplomatik ve askeri kaynaklar bu büyük saldırı için bir araya getirildi. Mustafa Kemal, stratejik dehasını konuşturarak, düşmanı şaşırtacak şekilde, hazırlıkları herkesten gizledi. 26 Ağustos 1922 sabahı, şafakla birlikte top sesleri duyuldu. Büyük Taarruz başladı. Türk ordusu, Afyon cephesinden düşman hatlarını yarmaya başladı. Sadece dört gün sonra, 30 Ağustos'ta, düşmanın ana kuvvetleri Dumlupınar'da kuşatıldı ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde tamamen yok edildi. Mustafa Kemal, Dumlupınar'dan ordularına son ve kesin emrini verdi: "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, İleri!" Bu emirle Türk ordusu, hızla Ege'ye doğru ilerledi. 9 Eylül 1922'de İzmir kurtarıldı. Anadolu, dört yıl süren işgalden tamamen temizlenmişti. Gazi Mustafa Kemal, askeri dehasıyla vatanı kurtarmış, Milli Mücadele'ye zaferin mührünü vurmuştu. Sırada, bu zaferin siyasi meyvelerini toplamak ve Cumhuriyeti kurmak vardı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.