Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Yedi Yaman'ın Güneşi Roman Hüseyin TURHAL
Yedi Yaman'ın Güneşi Adıyaman. Tütünün ve Nemrut Dağı'nın katı kurallarıyla yönetilen, gençlerin hayallerinin birer birer karardığı yer. Bu topraklarda iki tür insan vardır: Geleneksel düzeni koruyan...
15. Bölüm

BÖLÜM 13: NEMRUT'TAN BAKIŞ

12 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
BÖLÜM 13: NEMRUT'TAN BAKIŞ
Gece yarısı, Ayşegül'ün kullandığı eski bir cip, Nemrut Dağı'nın karanlık yollarını tırmanıyordu. İçeride Abuzer, Fatma, Ayşegül ve Hasan vardı.
"Bir yıl önce," dedi Ayşegül, gülümsüyordu, "Hepimiz ya tarlada, ya kapalı kapılar ardında ya da kaçış yollarını planlıyorduk. Şimdi ise, kendi isteğimizle, bu dağa çıkıyoruz."
Hasan, direksiyona eğildi. "Bu dağ, bizim aynamız. Aşağıdan bakınca dev gibi bir gölgeydi. Ama zirvesine çıkınca, gölgeyi biz yarattığımızı anlıyoruz."
Tırmanışın son etabında, dört arkadaş sessizce yürüdü. Nemrut'un zirvesindeki Kommagene krallarının dev heykelleri, karanlıkta sadece silüetlerdi; eski dünyanın ihtişamı ve çöküşü.
Güneşin doğmasına dakikalar kala, Abuzer, Fatma'yı heykellerin arka tarafına, Adıyaman ovasına bakan bir noktaya çekti. Bağlaması yanındaydı.
"Bana yazılan o notayı, radyodan dinledim," dedi Fatma, gözleri doluydu. "O türkünün her dizesi, benim sınav kağıdım oldu."
Abuzer, bağlamasını kucağına aldı. "Benim tarladan kaçışım, senin İstanbul'a gidişin... İkisi de aynı kaçıştı. Şimdi geri geldin. Ben, senin diplomanı almanı bekleyeceğim. Senin yanımda olman, benim için en büyük beste."
Abuzer, bağlamada **"Umut Notaları"**nı çalmaya başladı. Bu kez melodi, hüzünlü değil, kararlı ve coşkuluydu. Fatma, Abuzer'in müziğini dinlerken, aralarındaki ilişkinin artık gençlik aşkı değil, ortak bir yaşam ideali olduğunu anladı.
"Ben de," dedi Fatma, gözleri Nemrut’un tepesinde doğmaya başlayan ilk ışıkla parlayarak. "Ben de seni bekleyeceğim. Hukuk'u bitirip geri geleceğim. Benim kalemim, senin bağlamanla Yedi Yaman Kooperatifi’ni koruyacak."
Hasan ve Ayşegül, zirvedeki dev heykellerin arasında duruyordu.
Hasan, Ayşegül'ün yüzüne baktı. "Biz sadece ortak değiliz, Ayşegül. Sen, benim Adıyaman’daki köküm oldun. Ben o kooperatifi, seninle büyütmek istiyorum."
Ayşegül'ün gözleri parladı. "Biz, bu toprakların geleceği için savaşıyoruz Hasan. Ve ben bu savaşı seninle yürütmek istiyorum."
İkisi, birbirlerine sarılırken, artık sadece bir iş ortaklığından, birlikte bir hayat kurma taahhüdüne geçiş yapmışlardı.
Tam o an, güneş, Nemrut'un doğu terasından, dev heykellerin arasından göz kamaştırıcı bir şekilde doğdu. Işık, Adıyaman ovasının üzerine döküldü.
Dört arkadaş, yan yana durdu. Abuzer’in müziği, Fatma’nın sözü, Hasan’ın girişimi ve Ayşegül’ün cesareti. Hepsi bir araya gelmişti.
Artık biliyorlardı: Yedi Yaman'ın Güneşi, kaçış değil, kendi topraklarında kendi kurallarını kuran bir neslin isyanı ve başarısıydı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL