XİSOR AŞİRETİ
Adıyaman'ın Kızıl Hızırları
(Tarih, İnanç, Kimlik ve Direniş Yolları)
Hüseyin TURHAL
Bir toplumun tarihi, yalnızca resmî belgelerden ve iktidarın kaleminden çıkan satırlardan ibaret değildir. Gerçek tarih; çoğu zaman görmezden gelinen, susturulmaya çalışılan ve hafızanın en derin köşe...
9.1. Ekonomik Zorluklar ve Güneydoğu'daki Baskı: Göçün Tetikleyicileri 1960'lı yıllardan itibaren başlayan ve 1980 sonrası hızlanan iç göç, Xısor Aşireti'nin Adıyaman'daki köylerini boşaltmasına neden olan temel sosyo-ekonomik ve siyasi faktörlerin bir sonucudur. Aşiretin geleneksel yaşam biçimi, yeni Türkiye koşullarında sürdürülemez hale geldi. Toprak Yetmezliği ve Mekanizasyon: Tarım teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte (traktör kullanımı gibi), geleneksel küçük ölçekli tarım ve hayvancılık rekabet edemez duruma geldi. Miras yoluyla parçalanan küçük araziler, büyüyen aileleri beslemekte yetersiz kaldı.
İş İmkanları: Adıyaman coğrafyası, genç ve dinamik nüfusa yetecek sanayi veya hizmet sektörü iş imkanı sunamıyordu. Büyük şehirler ise (İstanbul, Ankara, Adana, İzmir, Mersin) sürekli iş gücü talep eden sanayi merkezleriydi. Siyasi Baskı ve Güvenlik Sorunları: Özellikle 1980'ler ve 1990'larda Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde tırmanan siyasi çatışmalar ve olağanüstü hal (OHAL) uygulamaları, Alevi Kürt kimliğine sahip Xısor topluluğu üzerinde baskı yarattı. Güvenlik güçlerinin bölgedeki varlığı ve yerel gerilimler, birçok ailenin köylerini terk etme kararını hızlandırdı.
9.2. İç Göçün Başlaması: Büyük Şehirlere Akın Göç, genellikle önce erkeklerin büyük şehirlere gidip iş bulması, ardından ailenin tamamını yanına alması şeklinde "zincirleme göç" modeliyle gerçekleşti. Xısor Aşireti'nin ana göç rotaları Türkiye'nin metropolleri ve Batı Avrupa oldu. Metropoller: En yoğun göç, sanayi ve ticaret merkezleri olan İstanbul (özellikle Esenyurt, Gazi Mahallesi gibi semtler), Adana (Çukurova), Mersin ve İzmir'e yöneldi. Bu şehirlerde, aşiret üyeleri genellikle inşaat, tekstil ve küçük sanayi işlerinde çalışmaya başladı. Avrupa Göçü: 1970'lerden itibaren başlayan işçi göçü dalgasıyla birlikte, aşiretin önemli bir kısmı da Almanya, Hollanda ve Belçika gibi Avrupa ülkelerine yerleşti. Avrupa, hem daha iyi ekonomik şartlar hem de Türkiye'deki siyasi baskıdan uzak bir yaşam vaat ediyordu. Dayanışma Ağları: Göç edilen yerlerde, aşiretin sosyolojik yapısından gelen dayanışma ruhu devreye girdi. İlk gidenler, akrabalarına ve hemşehrilerine iş ve barınma konularında destek oldu, böylece şehirlerde küçük Xısor cemaatleri oluştu.
9.3. Yeni Şehir Hayatında Aşiret ve İnanç Büyük şehirler, Xısor için hem yeni imkanlar hem de kimliklerini koruma mücadelesini getirdi. Geleneksel köy hayatından farklı olarak, kent yaşamı, aşiret bağlarının yeniden tanımlanmasını ve inanç pratiklerinin kurumsallaşmasını zorunlu kıldı. Dernekleşme ve Cemevleri: Şehirlerde yaşayan Xısor üyeleri, aşiret bağlarını ve ortak kimliklerini sürdürmek amacıyla hemşehri dernekleri kurdu. Daha da önemlisi, inançsal yaşamı gizlilikten çıkararak görünür kılmak için Cemevlerinin kurulmasına öncülük ettiler. Cemevleri, artık gizli bir ibadet yeri olmaktan çıkıp, hem Cemlerin yapıldığı hem de kültürel ve sosyal faaliyetlerin yürütüldüğü merkezi kurumlar haline geldi . Aşiret Otoritesinin Dönüşümü: Kent hayatında toprak ve soy bağına dayalı geleneksel aşiret reisliği otoritesi zayıfladı. Yerini, eğitimli, derneklerde aktif rol alan veya siyasette başarılı olmuş yeni tip kanaat önderlerine bıraktı. Ancak akrabalık bağları ve dayanışma, hala kritik bir önem taşımaktadır.
9.4. Göçün Sosyolojik Sonuçları: Dil ve Kimlik Krizi Göç dalgası, aşiret üyeleri arasında kuşaklararası önemli farklılıklar ve kimliksel krizler yarattı. Kuşaklararası Kopuş: Köyden kente göç eden birinci kuşak, Kurmancî dilini ve geleneksel inanç pratiklerini sıkı sıkıya korudu. Ancak şehirde doğan ikinci ve üçüncü kuşaklar, ana dil (Kurmancî) yerine çoğunlukla Türkçe konuşmaya başladı. Bu durum, aile içinde ve Cemlerde kültürel ve dilsel bir kopuşa yol açtı. Kimliğin Yeniden Tanımlanması: Yeni kuşak, kimliğini köy, aşiret ve inançtan aldığı kadar, okul, siyaset ve yaşadığı mahalle kimliğinden de almaya başladı. Xısor gençleri, Kürt kimliğini, Alevi kimliğini ve sosyalist/sol siyasi kimliği modern kent yaşamıyla nasıl birleştirecekleri sorusuyla yüzleşti. Maddi Kazanım, Manevi Kayıp: Göç, çoğu zaman daha iyi bir yaşam standardı getirse de, geleneksel bağların ve inançsal pratiklerin zayıflaması nedeniyle bir manevi kayıp hissi yarattı. Bu ikilem, aşiretin günümüzdeki en büyük sosyolojik sorunlarından biridir.
Büyük göç, Xısor'un coğrafyasını ve demografisini değiştirirken, aşiretin kimlik mücadelesini Adıyaman dağlarından Türkiye ve Avrupa'nın metropollerine taşıdı. Bu zorlu süreç, bir sonraki bölümde ele alınacak olan siyasi tercihleri ve toplumsal hareketlere katılımlarını da etkiledi.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.