XİSOR AŞİRETİ
Adıyaman'ın Kızıl Hızırları
(Tarih, İnanç, Kimlik ve Direniş Yolları)
Hüseyin TURHAL
Bir toplumun tarihi, yalnızca resmî belgelerden ve iktidarın kaleminden çıkan satırlardan ibaret değildir. Gerçek tarih; çoğu zaman görmezden gelinen, susturulmaya çalışılan ve hafızanın en derin köşe...
4.1. Osmanlı Arşivlerinde Xısor: Vergi ve İdari Kayıtlar Çaldıran sonrası dönem, Osmanlı merkezi otoritesinin Anadolu üzerindeki kontrolünü pekiştirme çabalarıyla geçti. Xısor Aşireti, her ne kadar inançları nedeniyle "tehlikeli" ve "isyancı" olarak görülse de, Osmanlı yönetiminin vergi ve askerlik yükümlülükleri açısından kayıtlara geçirilmiştir.
Tahrir ve Avarız Defterleri: Bu defterler, aşiretin yerleşim yerlerini, hane sayısını, gelir kaynaklarını ve devlete ödediği vergileri gösterir. Xısor'un tarım ve hayvancılığa dayalı ekonomik yapısı, bu defterlerdeki kayıtlarda da kendini belli eder. Bu kayıtlar, aşiretin Osmanlı sisteminin bir parçası olduğunu, ancak genellikle "Eşkıyâ" veya "Kızılbaş Zümresi" gibi aşağılayıcı terimlerle anıldığını gösterir. İdari Mesafe: Aşiretin coğrafi olarak izole kalması, Osmanlı'nın idari merkezden gönderdiği memurlarla doğrudan temasını kısıtlamıştır. Bu durum, Xısor'un kendi iç düzenini ve hiyerarşisini (aşiret liderliği ve dedelik kurumu) daha güçlü bir şekilde sürdürmesine olanak tanımıştır.
4.2. "Zorunlu İskân" ve "Kıyımdan Kaçış" Stratejileri ve 18. yüzyıllarda Osmanlı, özellikle Anadolu'daki göçebe veya yarı-göçebe toplulukları (Yörükler ve bazı Kürt aşiretleri) yerleşik hayata geçirme ve merkezi kontrol altına alma politikaları izledi. Xısor Aşireti, bu politikaların hem hedefi hem de mağduru oldu. Sürgün ve Kaçış Yolları: Osmanlı'nın zorunlu iskan kararları, aşiretin bir kısım kolunun Adıyaman'dan daha uzak bölgelere (örneğin Orta Anadolu'nun bazı bölgelerine veya Güneydoğu'nun diğer illerine) dağılmasına neden oldu. Bu dağılma, Xısor'un coğrafi olarak yayılmasına ve farklı Alevi ocakları ve kültürel gruplarla etkileşime girmesine yol açtı.
Kolların Oluşumu: Zorunlu göçler veya gönüllü kaçışlar, ana Xısor birliğinden kopan yeni kolların oluşmasını sağladı. Bu kollar, gittikleri yerlerde inanç ve dil kimliklerini koruyarak aşiretin kültürel haritasını genişletmiştir. Coğrafi ayrılık, aşiret içi bağları zayıflatmaktan çok, ortak bir geçmiş ve inanç etrafında dayanışmayı güçlendiren bir faktör haline gelmiştir.
4.3. Aşiret Liderleri ve Otoriteyle İlişkileri: Yerel Beylikler Xısor, Osmanlı İmparatorluğu'nun bu uzun döneminde, merkezi yönetimle doğrudan değil, genellikle yerel otoriteler ve yerel beylikler aracılığıyla ilişki kurmuştur. Aracı Güçler: Aşiret liderleri, hem kendi içlerindeki düzeni sağlamak hem de Osmanlı'ya karşı bir tampon bölge oluşturmak zorundaydılar. Bu liderler, merkezi otoritenin taleplerini (vergi, asker) aşiret üyelerine yumuşatarak veya geciktirerek aktarmış, aynı zamanda aşiret üyelerinin güvenliğini sağlamıştır. Direniş ve İtaat Dengesi: Xısor'un tarihi, Osmanlı'nın baskı dönemlerinde küçük çaplı isyanlar ve merkezi otoriteye karşı itaatsizlik örnekleriyle doludur. Ancak bu direniş, genellikle aşiretin tamamen yok olmasını engellemek amacıyla, stratejik bir boyun eğme ile dengelenmiştir. Bu dönemde Xısor'un varlığını sürdürme başarısı, liderlerin bu zorlu dengeyi iyi kurabilmesine bağlanabilir.
4.4. Baskı Altında İnancın Korunması: Takiye ve Dedelik Kurumu Osmanlı döneminde Xısor'un en büyük mücadelesi, Alevi inançlarını korumak olmuştur. Osmanlı'nın resmi Sünni İslami anlayışı, Kızılbaşlığı heterodoks ve sapkın bir inanç olarak görmeye devam etmiştir.
Takiye (Gizleme): Baskı politikaları, Alevi inancının gizlilik (takiye) ilkesini pekiştirmiştir. Cem ritüelleri, Osmanlı görevlilerinden ve Sünni komşulardan gizlenerek, geceleri veya ücra yerlerde icra edilmiştir. Bu durum, Alevi inanç pratiklerinin daha kapalı ve mistik bir karaktere bürünmesine yol açmıştır. Dedelik Kurumunun Güçlenmesi: Merkezi otoritenin yokluğunda veya baskısı altında, Ağuîçen Ocağı'na mensup Dedelerin manevi ve idari otoritesi daha da güçlenmiştir. Dedeler, sadece Cemleri yönetmekle kalmamış, aynı zamanda aşiret içi anlaşmazlıkları çözen, sözlü tarihi aktaran ve inançsal kimliği sonraki nesillere taşıyan hayatî liderler haline gelmiştir.
Xısor'un "Kızıl Hızırlar" Mirası: Aşiret, bu zorlu üç yüzyıl boyunca inancından vazgeçmeyerek, adeta darda kalan Alevi kimliğini koruyan ve yaşatan "Kızıl Hızırlar" mirasını bu uzun Osmanlı dönemi boyunca devam ettirmiştir. Bu dönem, Xısor Aşireti'nin dayanıklılığını ve kimlik direncini pekiştirmiş; ancak aynı zamanda onları büyük göçlere ve 20. yüzyılın zorlu modernleşme süreçlerine hazırlamıştır.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.