XİSOR AŞİRETİ
Adıyaman'ın Kızıl Hızırları
(Tarih, İnanç, Kimlik ve Direniş Yolları)
Hüseyin TURHAL
Bir toplumun tarihi, yalnızca resmî belgelerden ve iktidarın kaleminden çıkan satırlardan ibaret değildir. Gerçek tarih; çoğu zaman görmezden gelinen, susturulmaya çalışılan ve hafızanın en derin köşe...
yüzyıl, Reşvan aşireti için bir dönüm noktasıdır. Osmanlı İmparatorluğu'nun bölgeyi fethetmesi ve akabinde gerçekleştirdiği kapsamlı tahrir (sayım) çalışmaları, aşiretin coğrafi dağılımını, nüfusunu ve ekonomik faaliyetlerini ilk kez resmî ve idari belgelere taşımıştır.
Fethin Ardından Gelen Kayıtlar Osmanlı İmparatorluğu, Sultan I. Selim döneminde (1512-1520), özellikle Çaldıran Savaşı (1514) sonrası Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kalıcı egemenliğini sağlamlaştırdı. Bu fethin en önemli sonuçlarından biri, imparatorluğun vergilendirme ve asker toplama sisteminin temelini oluşturan detaylı sayım defterlerinin (Tahrir Defterleri) tutulmaya başlanmasıydı. İlk Kayıt (1519): Reşvan aşiretinin adı, fethedilen bölgelerde yapılan ilk sayımların ardından, 1519 tarihli defterlere kaydedilmiştir. Aşiret, özellikle Kahta, Besni ve Adıyaman sancak ve kazalarında yoğunlaşmış olarak görülmektedir. Bu, Bölüm 3'te bahsettiğimiz aşiretin çekirdek coğrafyasını resmîleştirmiştir. Tekrarlanan Kayıtlar (1524 ve 1536): Aşiret, sonraki yıllarda, imparatorluk idaresinin bölgedeki yerleşim ve nüfus dinamiklerini takip etmek amacıyla yapılan 1524 ve 1536 tarihli tahrirlerde de tekrar tekrar listelenmiştir. Bu kayıtlar, Reşvan'ın Osmanlı idari sisteminde tanınan ve vergilendirilen bir birim haline geldiğini göstermektedir.
Nüfus, Aile ve Tutarsızlıklar Tahrir defterleri, bir aşiretin yapısını anlamak için eşsiz veriler sunar. Ancak Reşvan kayıtları, göçebe yaşamın getirdiği doğal zorluklar nedeniyle bazı tutarsızlıklar içermekteydi: Hane Sayımı (Vergi Birimi): Osmanlılar, genellikle vergi birimi olarak hane (ev) sayımını yapıyordu. Bu sayımlar, aşiretin büyüklüğü hakkında yaklaşık bir fikir verse de, göçebe grupların sürekli hareket halinde olması, kışlak ve yazlak bölgelerinde farklı kolların sayılmasına yol açarak verilerin tutarsız olmasına neden olmuştur. Kapsam ve Dağılım: Hangi ailelerin veya kolların aşiretin parçası olarak kaydedildiği konusunda dönemsel farklılıklar mevcuttu. Bu durum, aşiret içi bölünmelerden veya farklı kolları farklı idari birimlerde kaydetme zorunluluğundan kaynaklanıyordu. Yerleşiklik Durumu: Defterler, aşiretin bu dönemde çoğunlukla göçebe olduğunu teyit etmektedir. Ancak, bazı kolların tarımla uğraşması ve sabit köylerde (kışlaklarda) sayılması, yerleşikleşme eğiliminin başladığını gösterir. Göçebe nüfusun vergilendirilmesi, yerleşik tarım nüfusuna göre daha karmaşıktı ve bu durum idari defterlerin içeriğini etkiliyordu.
Osmanlı Sistemi İçindeki Rolü Reşvan aşiretinin 16. yüzyılda defterlere kaydedilmesi, onun Osmanlı İmparatorluğu içindeki resmî statüsünü belirlemiştir: Vergilendirme: Aşiret, ağırlıklı olarak ağnam (küçükbaş hayvan vergisi) ve diğer göçebe aşiret vergilerine tabi tutuluyordu. Aşiretin vergilerini düzenli ödemesi, imparatorlukla kurduğu ilişkinin temelini oluşturuyordu. İdari Kontrol: Aşiret reisleri (beyleri), Osmanlı idaresi ile aşiret arasındaki ana köprüydü. Defterlere kayıt, bu reislerin ve aşiret hiyerarşisinin tanınması anlamına geliyordu.
Stratejik Konum: Aşiretin Kahta, Besni ve Adıyaman gibi stratejik yollar üzerindeki varlığı, Osmanlı Devleti için hem asayişi sağlama hem de (ileride görüleceği gibi) askeri hizmet alma potansiyeli taşıyordu. yüzyıl defterleri, Reşvan aşiretinin yerel bir güç olmaktan çıkıp, Osmanlı'nın geniş idari ve mali yapısının bir parçası haline geldiği dönemi somutlaştıran temel belgelerdir. Aşiretin sonraki yüzyıllardaki "eşkıyalık" ve isyan imajı, büyük ölçüde bu dönemdeki kontrol altına alma ve vergilendirme çabalarıyla ilişkilidir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.