XİSOR AŞİRETİ
Adıyaman'ın Kızıl Hızırları
(Tarih, İnanç, Kimlik ve Direniş Yolları)
Hüseyin TURHAL
Bir toplumun tarihi, yalnızca resmî belgelerden ve iktidarın kaleminden çıkan satırlardan ibaret değildir. Gerçek tarih; çoğu zaman görmezden gelinen, susturulmaya çalışılan ve hafızanın en derin köşe...
Xısor Aşireti, büyük göç ve kentleşme süreciyle birlikte, tarih sahnesinde ilk kez atalarınınkinden tamamen farklı bir kimlik mücadelesiyle karşı karşıya kaldı. Bu mücadele, geleneksel bağların koptuğu, dilin zayıfladığı ve yeni bir kimlik tanımının zorunlu olduğu genç kuşak üzerinde yoğunlaştı.
12.1. Kentleşmenin Aşiret Bağlarına Etkisi Şehir hayatı, Xısor'un köyde hüküm süren geleneksel, hiyerarşik ve kapalı aşiret yapısını kökten değiştirdi. Bireyselleşme: Köyde birey, öncelikle aşiretin bir parçasıydı. Şehirde ise modern yaşamın etkisiyle bireyselleşme ön plana çıktı. Gençler, aşiret kararlarından ziyade kişisel hedeflerini, eğitim ve kariyer planlarını öncelikli hale getirdi. Bu durum, özellikle evlilik, meslek seçimi ve siyasi tercihler gibi konularda aile ve aşiret otoritesiyle çatışmalar yarattı. Dayanışmanın Biçim Değiştirmesi: Geleneksel dayanışma (tarımsal ortaklık, kan davasında destek) yerini, şehirdeki dernekler, Cemevleri ve sosyal medyada kurulan dijital ağlar üzerinden sağlanan ekonomik ve sosyal yardımlaşmaya bıraktı. Bağlar zayıflasa da, ortak kökenden gelen duygusal ve kültürel bağlılık devam etti. Komşuluktan Kökendaşlığa: Köyde herkes birbirinin komşusu ve akrabasıydı. Şehirde ise gençler, komşuluk ilişkilerini değil, ortak Adıyaman (Xısor) kökenli olma bilincini önceliklendirerek sosyal çevrelerini oluşturdu.
12.2. Dilin Kaybı: Kurmancî'nin Yaşama Mücadelesi Genç Xısor kuşağının karşılaştığı en büyük kültürel kayıp, ana dilleri olan Kürtçe Kurmancî'nin zayıflamasıdır. Göç, dilin nesiller arası aktarımını sekteye uğratmıştır. Türkçe Baskısı: Okul, medya ve iş hayatı tamamen Türkçe üzerine kuruludur. Ebeveynler, çocuklarının toplum içinde başarılı olabilmeleri için onlarla evde bile Türkçe konuşmayı teşvik etmişlerdir. Bu durum, genç kuşaklarda Kurmancî'yi yetersiz veya utanç verici bir dil olarak görme eğilimini artırmıştır. İnançsal ve Kültürel Kopuş: Kurmancî, Xısor'un sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda sözlü tarihi, deyişleri ve kültürel hafızasıdır (Bkz. Bölüm 7). Dilin kaybı, gençlerin Cemlerde okunan deyişleri ve Dengbêjlerin anlattığı destanları anlamakta zorlanmasına, dolayısıyla inançsal ve kültürel köklerinden kopmasına neden olmaktadır. Koruma Çabaları: Bu kaybın bilincine varan aileler ve dernekler, özellikle son yıllarda kurslar, kültürel etkinlikler ve sosyal medya paylaşımları aracılığıyla Kurmancî'yi canlandırma ve öğretme çabalarına hız vermişlerdir. Ancak bu çabalar, kent hayatının asimilasyonist gücü karşısında zorlu bir mücadele vermektedir.
12.3. Düğün ve Geleneklerin Değişimi: Modernleşme Baskısı Genç kuşağın yaşam tarzı, geleneksel ritüellerin ve törenlerin biçimini ve anlamını değiştirmiştir. Özellikle düğünler ve cenaze törenleri bu dönüşümün en belirgin olduğu alanlardır. Geleneksel Düğünlerden Salonlara: Köydeki günler süren, aşiret içi bağları pekiştiren geleneksel düğünler, şehirlerde düğün salonlarına taşınmıştır. Düğünler süresince icra edilen yerel Kurmancî müzikleri ve Semah ritüelleri yerine, daha popüler veya genel Alevi-Kürt müziği yaygınlaşmıştır. Çeyiz ve Başlık Parası: Geleneksel evliliklerde önemli bir rol oynayan başlık parası gibi ekonomik uygulamalar şehirde büyük ölçüde terk edilmiş veya sembolik hale gelmiştir. Eğitim ve kariyer sahibi kadınların sayısının artması, evlilik kararlarında kadınların ve gençlerin söz hakkını artırmıştır.
Dışarıdan Evlilik: Köyde neredeyse tamamen aşiret içi yapılan evlilikler, şehirde ve özellikle Avrupa'da, farklı Alevi aşiretlerinden veya hatta Sünni/Türk kökenli kişilerle yapılmaya başlamıştır. Bu, aşiret bağlarının gevşediğini ve kimliğin artık sadece kan bağıyla değil, inanç ve değerler ortaklığıyla tanımlandığını gösterir.
Bu sosyo-kültürel değişimler, Xısor'un gençliğini atalarının direniş mirası ile modern hayatın getirdiği bireysel özgürlükler arasında köprü kurmaya zorlamaktadır. Aşiretin geleceği, bu kimlik çatışmasını nasıl yöneteceğine ve tarihsel mirasını yeni nesillere hangi araçlarla aktaracağına bağlıdır.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.