Gönlünün arzusuna göre iş yapma ki, sırtına pişmanlık yükü yüklenmeyesin. ferideddin attar
Thomas'ın 23.saati
Fransa’da çok başarılı bir üniversite hocası olan Thomas Freidel, yılların ardından kendi öz vatanına dönmek ister. Fakat işler onun düşündüğü kadar kolay olmayacaktır. Günün sonunda Freidel, belki de...
2. Bölüm

Gitmek ve kalmak

41 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
E. K.
E. K.
@e-k-1
Yorum Yaz
Saat 22.13. Tren gittikçe hızlanıyor. Yaklaşık 1 saate mola verilecek. Bay Freidel hâlâ donuk, düşünceli ve yüzünde hafiften bir gülümseme var. Hem kendisinin hem de ülkesinin bir geleceği olsun diye gelmişti Fransa’ya. Asıl adı Musa idi. Fakat hiçbir Fransız ona Musa diye seslenmedi. Irkçılık gördü, yalnız kaldı. Açlık ve sefalet çekti. Derken bir gün talih ondan yana döndü. Bay Joshua Wilhelm ile tanıştı. O da bir Afrikalıydı tıpkı kendisi gibi. Geleceğini görmüştü onda sanki.

İlk tanıştıkları zaman bile kara kıta topraklarının o masum içtenliğini iliklerine kadar hissetmişti Freidel. O yabancı diyarda kendine bir dost, bir abi, bir baba bulmuştu. Belki de hayattaki en büyük şansıydı Wilhelm. Oysa onu da kaybetmek üzereydi...

İlk tanıştıkları dönemlerde Wilhelm evliydi. Eşi Maria Wilhelm de aynı üniversitede öğretim üyesiydi. Felsefe alanında çok kıymetli çalışmaları vardı. Bir Almandı. Joshua, Maria ile üniversitede tanışmıştı. Aşkın fırtınasına öylesine tutulmuştu ki her şeyi unuttu. Geçmişini, geleceğini, ülkesini, özünü... Kısacası her şeyini.

Ta ki Freidel ile tanışıncaya kadar. Freidel, Joshua’ya kim olduğunu, neden Fransa’ya geldiğini, tam anlamıyla kendisini hatırlatmıştı. Fakat bazen hatırlamak yetmez. Hatırladığını yaşamak da gerekir...

Freidel Avrupa’ya ilk geldiğinde, tıpkı Joshua’nın gençliğinde yaptığı gibi, üniversitenin şartları gereği Fransa vatandaşlığını almıştı. Fakat onun Joshua’dan bir farkı vardı. O sadece Fransa vatandaşlığını almıştı. Oysa Joshua vatandaşlıkla beraber tam anlamıyla “Fransızlığı” da almıştı. Onlar gibi konuşuyor, onlar gibi yiyip içiyor, onlar gibi giyiniyor... Kısacası onlar gibi yaşamaya başlıyordu. Joshua bunu fark etmese de Avrupa onun hem bedenini hem de ruhunu çoktan sarmaya başlamıştı.

Yıllar geçti ve Joshua artık tam bir Fransız beyefendisi olmuştu. Freidel’in gelişi ona içeride, çok derinde bir şeyleri hatırlatsa da Joshua seçimini çoktan yapmıştı. Geçmişini, özünü değil; geleceğini, yeni kimliğini seçmişti. Oysa Freidel asla öyle değildi ve öyle de olmayacaktı. Tam da bu yüzden, 35 yılını verdiği Fransa’ya veda etmesi gerekmişti...
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL