Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğinin "Rızalık" merkezli etik sistemini, bir tarihsel siyasi dönüşüm olan Abbasi İhtilali (747-750) bağlamında ve Marksist, psikolojik, sosyolojik ve felsefi perspektifler ışığında yeniden okumayı amaçlamaktadır. "Eline, beline, diline sahip ol" ilkeleriyle somutlaşan ahlak anlayışı, bir "yabancılaşma" ve "ideoloji" eleştirisi olarak; "Ayağına taş dolansa suç sende mi" sorusuyla derinleşen özeleştiri mekanizması, bir "sınıf bilinci" ve "yanlış bilinç" analizi olarak; nihayet "yıktığını yap" emriyle taçlanan telafi (tazmin) felsefesi ise bir "praksis" ve "devrimci ahlak" modeli olarak yorumlanacaktır. Abbasi İhtilali'nin "Ehl-i Beyt" söylemini kullanarak meşruiyet kazanması, ardından iktidara geldikten sonra Sünni ortodoksiyi inşa etmesi, metindeki "sûrette insan" (görünüşte) ve "sîrette insan" (özünde) ayrımının tarihsel ve politik bir metaforu olarak ele alınacaktır. Çalışma, bu yerli Anadolu öğretisinin, evrensel eleştirel teorilerle diyaloğa girerek güncel bir etik ve politik rehber sunma potansiyelini ortaya koymayı hedeflemektedir.
Anahtar Kelimeler: Alevi-Bektaşi Etik, Rızalık, Abbasi İhtilali, Marksist Analiz, Tarihsel Sosyoloji, Psikoloji ve Din, Yabancılaşma, İdeoloji.
Giriş
Alevi-Bektaşi öğretisi, sadece dini bir inanç değil, aynı zamanda iktidar, adalet ve bireyin toplum içindeki sorumluluğuna dair radikal bir eleştiriyi ve alternatif bir yaşam modelini içerir. Bu makale, öncelikle bu öğretiyi, onun tarihsel olarak şekillendiği bağlamdan—özellikle de Emevi sonrası dönemde "Ehl-i Beyt" söylemini araçsallaştıran Abbasi İhtilali'nden—koparmadan anlamayı deneyecektir. İkinci olarak, metnin içerdiği güçlü özeleştiri, mülkiyet, emek ve adalet vurgularını, Marksist ve psiko-sosyal teorilerle diyaloğa sokarak, onun evrensel bir eleştirel insanlık durumu analizi olarak nasıl okunabileceğini gösterecektir.
1. Bölüm: Tarihsel Bağlam: Abbasi İhtilali ve "Sûrette/Sîrette" İktidar Ayrımı
Abbasi İhtilali, Alevi-Bektaşi söyleminde merkezi bir yer tutan "hakikat" ve "görünüş" ayrımının tarihsel bir prototipidir.
"Sûrette Ehl-i Beyt, Sîrette İktidar": Abbasiler, iktidarı ele geçirmek için Emevilere karşı muhalefeti birleştiren "Ehl-i Beyt" (Hz. Muhammed'in ailesi) talebini ve Arap olmayan Müslümanların (mevali) hoşnutsuzluğunu kullandılar. Bu, metindeki "bazı insanlar surette insan olabilir" durumuna benzer: Söylemde meşru (Ehl-i Beyt yanlısı), ancak niyet ve nihai eylemde iktidarı hedefleyen bir hareket.
İktidarın Ortodoksisi Inşası: İktidara geldikten sonra Abbasiler, Sünni İslam'ı resmi bir devlet ideolojisi olarak sistemleştirmeye başladılar. Bu, "yaptığının iyi ya da kötü olduğunu bilmiyorsa sırette hayvandır" ifadesinin kitlesel ölçekteki tezahürüdür. İktidar, kendi çıkarlarına hizmet eden bir "iyi/kötü" tanımını dayatır.
Mazlumun Konumu ve Aleviliğin Tarihsel Kimliği: İhtilal sonrasında Abbasi yönetimine muhalefet eden Ali soyundan gelenler ve onları destekleyen kesimler (ki Alevi öğretinin tohumları burada atılır), "mazlum" konumuna düştüler. Metnin "maddi manevi zarar verdiği mazlumun zararını tazmin eder" vurgusu, bu tarihsel mağduriyetin etik bir kod olarak içselleştirilmesinin sonucudur.
2. Bölüm: Marksist Bir Bakış: Emek, Yabancılaşma ve İdeoloji Eleştirisi
Metnin temel kavramları, Marksist teorinin merkezi unsurlarıyla şaşırtıcı benzerlikler taşır.
Helal Kazanç ve Emek Süreci: "Alınteri dökerek emek harcayarak helal kazanç" vurgusu, Karl Marx'ın emeği değerin kaynağı olarak gören analizini anımsatır. Metin, artık-değere el koyan, sömürücü bir düzene ("elini yanlış cebe atma") karşı, üreticinin emeğinin karşılığını alması gerektiğine dair bir ahlaki argüman sunar.
"Allah'ı İnsan Yarattı Bakışı" ve Yabancılaşma: Bu ifade, Ludwig Feuerbach'ın (Marx'ı derinden etkilemiş bir düşünür) din eleştirisiyle doğrudan örtüşür. Feuerbach'a göre Tanrı, insanın yabancılaşmış özüdür; insan kendi en yüksek niteliklerini (sevgi, adalet, kudret) dışsallaştırıp bir varlığa yükler ve sonra ona boyun eğer. Metin, bu yabancılaşmış bilinci eleştirerek insanı, ahlakın öznesi olmaya ve bu nitelikleri kendi içinde gerçekleştirmeye çağırır: "Sevgi merhamet vicdan ahlâk sahibi olana İNSAN denilir."
"Cahiller Kendini Aklar" ve Yanlış Bilinç: Marx'ın "yanlış bilinç" kavramı, insanların toplumsal gerçekliği, içinde bulundukları sınıfın çıkarlarını meşrulaştıracak şekilde çarpıtmalarını anlatır. "Cahiller kendini aklar" ifadesi, bu psiko-sosyal mekanizmanın bireysel düzeydeki karşılığıdır. İktidarın ideolojik aygıtları (örneğin Abbasi sonrası Sünni ortodoksi), bu "aklama" sürecini kitlesel düzeyde örgütler.
3. Bölüm: Psiko-Sosyal ve Felsefi Bir Analiz: Sorumluluk ve Özeleştirinin Dinamikleri
Metin, bireyin psikolojik savunma mekanizmalarını ustalıkla deşifre eder.
Suçu Dışsallaştırma ve Narsisizm: "Ayağına taş dolansa suç taşta mı sende mi?" sorusu, suçu dış faktörlere (sistem, kader, başkaları) atma eğilimimizi (projeksiyon) hedef alır. Bu, bireysel ve kolektif narsisizmle baş etmenin bir yoludur. "El gövdenin kaşındığı yeri bilir" özdeyişi ise, kişinin kendi acısının ve hatasının kaynağını ancak kendisinin bilebileceğini, dolayısıyla sorumluluğunun da kendisine ait olduğunu söyler.
"Özünü Yoklamak" ve Psikolojik Olgunluk: "Arif olan özünü yoklar" ilkesi, modern psikolojideki "içgörü" (insight) kavramına denk düşer. Bu, bireyin kendi dürtü, motivasyon ve savunma mekanizmalarını fark etme ve kabullenme kapasitesidir. Psikoterapinin nihai hedefi de budur. "İnsan-ı kamil" ise, bu içgörüyü "praksis" (eylem) ile birleştirerek, geçmiş hatalarını telafi eden, olgunlaşmış bir benliği temsil eder.
Rızalık ve Toplumsal Onarım (Restorative Justice): Metnin "rızalık" vurgusu, modern hukuk ve sosyolojideki "onarıcı adalet" (restorative justice) modeliyle birebir örtüşür. Bu model, cezalandırmadan ziyade, suçun yol açtığı zararın tazmini ve toplumsal bağların yeniden kurulması üzerine odaklanır. Fail, mağdurun karşısına geçer, hatasını kabul eder ve zararı öder. Bu süreç, hem faili hem de mağduru iyileştirici bir potansiyele sahiptir.
Sonuç
Alevi-Bektaşi öğretisinin incelenen metni, basit bir ahlak metni olmanın çok ötesindedir. O, Abbasi İhtilali gibi bir tarihsel kırılmanın yarattığı mağduriyet ve ikiyüzlülük deneyiminden süzülmüş derin bir bilgeliği temsil eder. Bu çalışma, metni, Marksist teori (emek, yabancılaşma, ideoloji), psikoloji (içgörü, savunma mekanizmaları) ve sosyal felsefe (onarıcı adalet) ile diyaloğa sokarak, onun evrensel ve güncel bir eleştirel teori olarak değerini ortaya koymuştur. Metin, bize sadece "iyi bir insan" olmayı değil, aynı zamanda iktidarın doğasını, ideolojinin nasıl işlediğini, suçu nasıl dışsallaştırdığımızı sorgulamayı ve nihayetinde, hem kendimizle hem de toplumla olan ilişkimizi "rızalık" üzerine yeniden inşa etmeyi öğretir. Bu, hem bireysel hem de toplumsal bir özeleştiri ve onarım projesidir.
Kaynakça
Alevilik ve Tarih:
Ocak, Ahmet Yaşar. Babailer İsyanı: Aleviliğin Tarihsel Altyapısı. Dergah Yayınları.
Abbasi İhtilali için: Kennedy, Hugh. The Early Abbasid Caliphate: A Political History. Barnes & Noble Books.
Emevi-Abbasi Dönemi için: Crone, Patricia. Slaves on Horses: The Evolution of the Islamic Polity. Cambridge University Press.
Marksist Teori ve Din Eleştirisi:
Marx, Karl & Engels, Friedrich. Alman İdeolojisi. (Çeviri). Evrensel Basım Yayın.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.