Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğinin merkezinde yer alan "Rızalık" kavramını, yalnızca bir insan-ı kâmil olma yolu olarak değil, aynı zamanda evrensel bir etik ilke olarak ele almayı amaçlamaktadır. Çalışma, Rızalık'ın üç temel aşamasını (etik ilkeler, özeleştiri ve telafi) inceledikten sonra, bu kavramı Antik Roma dinindeki Pax Deorum (tanrıların barışı/hoşnutluğu) kavramı ile karşılaştırmalı olarak analiz eder. Her iki sistemin de toplumsal düzeni ve kozmik dengeyi, bireyin fail olduğu eylemleri telafi etme ve mağdurun/ilahi olanın rızasını kazanma üzerine kurduğu tezi işlenmektedir. Bu bağlamda, "döktüğünü doldur" ile "piaculum" (günah telafisi) ve "rızalık almak" ile "expiato" (arındırma ayini) arasındaki paralellikler ortaya konmaktadır. Sonuç olarak, coğrafya ve inanç sistemlerinden bağımsız, insanlığın ortak ahlaki arayışının bir tezahürü olarak "telafi etikleri"nin varlığına dikkat çekilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Rızalık, Pax Deorum, Alevi-Bektaşi Etiği, Antik Roma Dini, Karşılaştırmalı Din, Telafi Etiği, İnsan-ı Kâmil.
Giriş
Etik sistemler, çoğu zaman birbirinden bağımsız kültür ve coğrafyalarda benzer temel prensipler etrafında şekillenir. Alevi-Bektaşi geleneğinin "Rızalık" kavramı, bireyin hatasını kabul edip hem maddi hem manevi olarak telafi etmesi ve nihayetinde toplumsal barışı (rızalığı) tesis etmesi üzerine kurulu benzersiz bir sistemdir. Bu makale, bu sistemi evrenselleştirme iddiasıyla, onu Antik Roma'nın resmî din anlayışının omurgasını oluşturan Pax Deorum (tanrıların barışı/hoşnutluğu) kavramı ile diyaloğa sokacaktır. Her iki sistemde de hata (günah), bu hatanın yol açtığı düzensizlik ve bu düzensizliği gidermek için gereken ritüel ve pratik telafi edici eylemler merkezî bir öneme sahiptir.
I. Rızalık Sisteminin Üçlü Yapısı: İlke, Sorumluluk, Telafi
A. Temel Ahlaki İlkeler (Üçler): Sistem, "eline, beline, diline sahip ol" şeklinde özetlenen negatif etik kurallarla ("yapma") başlar. Bu kuralların ihlali, kaçınılmaz olarak maddi veya manevi bir düzensizliğe (zarara) yol açar.
B. Sorumluluk Bilinci ve Özeleştiri: İlkenin ihlalinden sonra devreye giren mekanizma, suçu dışsallaştırmamak üzerine kuruludur. "Ayağına taş dolansa suç taşta mı sende mi?" sorusu ve "cahiller kendini aklar" tespiti, hatanın kaynağını bireyin kendi eylemlerinde araması gerektiğini vurgular. Bu, telafinin ön koşuludur.
C. Telafi ve Tazmin Yoluyla Rızalığa Ulaşma: Sistemin nihai ve en ayırt edici aşamasıdır. Hatalı eylem, sadece bir "günah" olarak bağışlanmayı beklemez; aktif olarak telafi edilmelidir. "Döktüğünü doldur, ağlattığını güldür, yıktığını yap" emri, maddi zararın tazminini (tavukların parasını ödemek) ve manevi zararın onarımını (gönül almak, rızalık almak) zorunlu kılar. Bu süreç tamamlandığında birey, "insan-ı kâmil" mertebesine yükselir.
II. Antik Roma'da Pax Deorum: Kozmik Rıza Arayışı
Antik Roma dini, büyük ölçüde bir do ut des ("veriyorum ki veresin") ilkesi ve hukukî-sözleşmeci bir mantık üzerine kuruluydu. Pax Deorum, tanrılar ile Roma halkı (ve onun temsilcisi devlet) arasındaki ilişkinin barışçıl ve dengede olması halini ifade eder. Bu denge, kurallara uygun ve eksiksiz bir şekilde yerine getirilen ayinler (ritus) ve adaklarla sağlanırdı.
İhlal ve Düzensizlik: Herhangi bir ayinin atlanması, yanlış yapılması (yanlış söz söyleme) veya bir ahlaki kuralın ihlali (yanlış yatakta uyuma), Pax Deorum'u bozarak piaculum'a (telafisi gereken kirlilik/günah) yol açardı. Bu, Alevi-Bektaşi sistemindeki "rızasızlık" haline denk düşer.
Telafi Mekanizması: Pax Deorum bozulduğunda, dengeyi yeniden sağlamak için derhal bir telafi eylemi (expiato) gerekliydi. Bu, genellikle bir kurban ayini (piaculum) veya ek bir adak şeklinde olurdu. Örneğin, bir tapınak yıkıldığında (yıktığını yap!), onarılması ve yeniden adanması gerekirdi. Buradaki mantık, Alevi-Bektaşi sistemindeki "yıktığını yap, döktüğünü doldur" ilkesiyle birebir örtüşür. Her iki sistemde de amaç, bozulan dengeyi (kozmiği/toplumsal) maddi-manevi bir eylemle onarmaktır.
Karşılaştırmalı Analiz Tablosu
Kavram Alevi-Bektaşi Öğretisi Antik Roma Dini Ortak Öz Temel İlke Eline, Beline, Diline Sahip Ol Mos Maiorum (Ataların Geleneği), Pietas (Dini vecibeleri yerine getirme) Toplumsal/Dini düzeni koruyan kurallar bütünü İhlal Rızasızlık hali, zarar verme Piaculum (Günah), Pax Deorum'un bozulması Kozmik/Toplumsal dengenin bozulması Sorumluluk "Suçu kendinde ara", "özünü yokla" Pontifexlerin kehanetle hatayı tespiti (Daha çok kolektif sorumluluk) Hatayı tespit etme gerekliliği Telafi Eylemi Tazminat ödeme, gönül alma, rızalık alma Piaculum kurbanı, expiato (arındırma) ayinleri, yeniden adama Maddi-manevi telafi için somut, ritüelleşmiş eylem Nihai Amaç Rızalık, İnsan-ı Kâmil olma Pax Deorum'un yeniden tesis edilmesi Denge, barış ve huzur haline dönüş III. Evrensel Bir Etik İlke Olarak "Telafi Etiği"
Bu karşılaştırma, "Rızalık" kavramının yalnızca lokal bir dini öğreti olmadığını, insanlığın ortak ahlaki kaygılarının bir ürünü olduğunu gösterir. Her iki sistem de şu evrensel prensibi paylaşır: "Verdiğin zararı, faili olduğun düzensizliği, yalnızca pişmanlıkla değil, aktif ve somut bir telafi eylemiyle onarmalısın."
Bu, cezalandırmadan çok iyileştirmeye, intikamdan çok barışmaya odaklanan, onarıcı bir etik anlayışıdır. Modern hukuk sistemlerindeki "tazminat" ve "uzlaşma" kurumlarının da temelinde yatan bu evrensel ilke, bireyi pasif bir günahkâr olmaktan çıkarıp, hatasını düzelten aktif bir özne haline getirir.
Sonuç
Alevi-Bektaşi öğretisindeki Rızalık kavramı ile Antik Roma'daki Pax Deorum anlayışı arasındaki paralellikler, insanlığın farklı zaman ve coğrafyalarda benzer ahlaki çözümler ürettiğinin kanıtıdır. Her iki sistem de, kusursuz olmaktan ziyade, kusurun farkına varan, sorumluluğunu alan ve onu telafi edecek erdem ve cesareti gösteren bireyi merkeze alır. "Rızalık" bu bağlamda, sadece bir yol erkanının değil, tüm insanlık için geçerli olabilecek evrensel, onarıcı ve barışçıl bir etik ilke olarak okunmayı hak etmektedir. Bu ilke, modern dünyadaki çatışma çözümü ve adalet arayışları için de son derece değerli bir model sunar.
Kaynakça (Örnek)
Alevi-Bektaşi Kaynakları:
Buyruk (Şeyh Safi Buyruğu).
Ocak, Ahmet Yaşar. Alevî ve Bektaşî İnançlarının İslâm Öncesi Temelleri. İletişim Yayınları.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.