Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
KAVUŞMAYAN AŞK ROMAN Hüseyin TURHAL
İstanbul'un baharında, üniversite kampüsünün naifliğinde başlayan ve imkansızlıkla mühürlenen bir aşkın hikayesi. Elif (Şehir ve Bölge Planlama öğrencisi), ailesine olan sorumlulukları nedeniyle aşka...
18. Bölüm

Bölüm 2: Gizli Mektuplar ve Yanlış Anlamalar

16 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Bölüm 2: Gizli Mektuplar ve Yanlış Anlamalar

Hasan için günler, Zerha'nın etrafında dönen, ama ona asla dokunamayan bir uydu gibi geçiyordu. Bir hafta sonra, o talihsiz "kitap olayı"ndan sonra, Hasan kendini daha da geri çekmişti. Zerha'nın ona bir daha konuşmayacağından korkuyordu.
Oysa Zerha, Hasan'ın tuhaf davranışını anlamlandıramamıştı. Arkadaşı İpek'e, "Hasan ne kadar da garip bir çocuk," demişti, "Sanki benden kaçıyor. Sadece matematik kitabını sordum, yüzü kıpkırmızı oldu ve koşarak gitti. Çok utangaç sanırım."
İpek, omuz silkmişti. "Boşver canım. O hep öyle, kimseyle doğru düzgün konuşmaz. Belki de seni itici buldu."
Bu cümle, Zerha'nın kalbini hafifçe sıkıştırmıştı. Güzeldi, popülerdi ama reddedilmek canını yakmıştı. Hasan'ın utangaçlığını, kişisel bir küçümseme olarak algılamıştı.
Hasan ise, artık duygularını sadece defterine sığdıramıyordu. Aşkı bir volkan gibi kaynıyordu ve bir çıkış yolu bulmalıydı. Konuşamayacağını biliyordu ama sessizliğini de sürdüremezdi. Aklına bir fikir geldi: Mektuplar.
Anonim mektuplar yazacaktı. Ona olan hayranlığını, lise koridorlarında onu izlerken hissettiklerini, güzelliğini ve zekâsını nasıl takdir ettiğini anlatacaktı. Mektupların sonuna adını yazmayacak, sadece bir imza atacaktı: Gölge.
İlk mektubu yazması saatlerini aldı. Kağıdı buruşturup attı, yeniden yazdı, her kelimeyi özenle seçti. Mektup zarfın içindeki yerini aldığında, Hasan'ın kalbi güm güm atıyordu. Görev, mektubu Zerha'ya fark ettirmeden ulaştırmaktı.
Ertesi gün, okul çıkışı. Zerha her zaman çantasını sırasının altındaki özel gözde bırakırdı. Koridorda kimsenin olmadığı bir anı kollayan Hasan, nefesini tutarak Zerha'nın sınıfına girdi. Hızla sıraya eğildi, zarfı çantanın fermuarından içeri attı ve sanki bir banka soymuş gibi ter içinde sınıftan fırladı.
Akşam eve geldiğinde, tüm vücudu titriyordu. "Gölge" mektubunu okuyacak mıydı? Ne düşünecekti?
Ertesi gün, her şey normal görünüyordu. Zerha, neşeliydi ve arkadaşlarıyla gülüşüyordu. Hasan, uzaktan onu izledi. Mektup hakkında tek kelime etmemişti.
Öğleden sonra, teneffüste, Hasan koridorda yürürken, Zerha ve İpek'in konuşmasına kulak misafiri oldu.
İpek, kıkırdayarak, "O deli mektup neydi öyle? 'Gölge' mi? Sanki bir polisiye romanın içindeyiz!"
Zerha omuz silkti, ama yüzünde hafif bir tebessüm vardı. "Bilmiyorum ki, kim yazdıysa bayağı abartmış. 'Saçların Güneşin Altın Pırıltısı' falan... biraz tuhaf. Ama komik de."
Hasan'ın tüm vücudu buz kesti. "Komik"? Onun kalbinin tüm samimiyeti, Zerha için sadece "komik" ve "tuhaf" mıydı?
"Bence o mektubu sana sırılsıklam aşık olan, ama seninle konuşmaya cesaret edemeyen zavallı bir tiptir," dedi İpek alaycı bir ses tonuyla. "Okulda seninle konuşamayan bir sürü çocuk var. Ama kim bu kadar dramatik bilmiyorum."
"Belki de," dedi Zerha, sesi bu sefer daha ciddiydi. "Ama keşke gelip yüzüme söyleseydi. Böyle gölgelerle falan uğraşmak çok çocukça."
Hasan, duyduklarıyla yıkılmıştı. Platonik aşkının en büyük dışa vurumu, sevgilisi tarafından "çocukça" bulunmuştu. Utangaçlığı, ona sadece acı veriyordu. Artık sadece görünmez olmak, bir duvarın arkasına saklanmak istiyordu.
O gece defterine, "Gölge" başlığıyla yeni bir sayfa açtı.
Güneşin altındaki parlaklığını karanlıkta sevdim.
Ama sen aydınlık istedin, ben ise gölgeyi verdim.
Cesaretim yoktu, dilimden dökülmedi adın.
Şimdi anladım, aşkınla yanmak da bir ceza imiş, sevgili kadın...
Hasan, mektup macerasına son vermeliydi. Zerha, bir gölgenin ona aşık olduğunu bilmemeliydi. Ama kalbi, bu karara isyan ediyordu. Nasıl durduracaktı bu dayanılmaz aşkı? Bilmiyordu. Tek bildiği, onun "Gölge"si olarak kalmaya mahkum olduğuydu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL