Hüseyin Hoca ve Yedi Boyutlu Zırh (Roman)
Hüseyin TURHAL
Başarı, bazen en ölümcül lanetiniz olabilir.
Ahmet Çalışkan, parlak zekâsıyla modern dünyanın zirvesine tırmanmış genç bir mühendisti. Ama bu parıltı, en yakın kan bağının, amcası Bahattin'in ruhunda...
Sonsöz (Epilog) Ahmet Çalışkan’ın kurtuluşu, Hüseyin Hoca’nın mütevazı odasından çok daha geniş bir alana yayılan bir yankı uyandırmıştı. Onun hikayesi, modern bilimin ve rasyonel düşüncenin sınırlarının ötesinde, kadim bir gerçeğin varlığını fısıldıyordu: Gözle görülmeyen bir savaş alanı her zaman mevcuttu. Hüseyin Hoca, her zaman olduğu gibi, Adıyaman’daki evinde, sessiz ve huzurlu bir bekleyiş içindeydi. Gözlerindeki derin bilgelik, ne Ahmet’in muhteşem kurtuluşuyla ne de amcası Bahattin’in hazin sonuyla değişmişti. O, sadece bir vesile olduğunu biliyordu; Şifa Allah'tandır ve ilmi Havas, bu şifaya giden yoldaki bir kılavuzdu. Ahmet, hayatının kalanını o manevi zırhın koruması altında yaşadı. Muska, boynunda deri kaplamasıyla durdukça, dışarıdan gelen hiçbir negatif enerji, haset veya nazar ona nüfuz edemedi. O, sadece bir mühendis olarak başarılı olmakla kalmadı, aynı zamanda inancını ve iç huzurunu da derinleştirdi. Artık biliyordu ki, en büyük korunma, sadece bir muskada değil, aynı zamanda kalpteki samimi imanda ve niyetin temizliğinde yatıyordu. Kıskançlık ve Haset Tohumları: Öte yandan Bahattin ve büyücüsünün akıbeti, İlahi Adalet’in tecellisiydi. Hüseyin Hoca’nın ilmi Havas’ı, kötülüğün yayılmasına izin vermedi; onu kaynağına geri iade etti. Bu, evrendeki basit bir manevi yasaydı: Ne ekersen, onu biçersin. Kötü niyetle yayılan enerji, sonunda en büyük hasarı, onu gönderene verirdi. Bu romanın sonunda, okuyucu olarak hepimiz, Ahmet’in omuzlarından kalkan yükü hissedebiliriz. Hayatın zorlukları, stres ve yorgunluk, modern çağın kaçınılmaz yükleri olsa da; sihir, nazar ve cin musallatı gibi manevi tehditlere karşı çaresiz olmadığımızı anlarız. Unutmayınız: Hüseyin Hoca’nın hazırladığı Yedi Boyutlu Zırh’ın asıl manası, Allah’ın kelamına ve isimlerine sığınmaktır. Bu hikaye, yorgun ruhlara bir nefes, kaybolmuş kalplere bir umut ve çaresiz kalanlara Şifa kapısının her zaman açık olduğunu hatırlatan bir fısıltı olarak kalsın. Ve böylece, manevi zırhın koruması altında, Ahmet’in yeni hayatı başladı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.