Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
HAZİNE AVCILARI (Hikayeler) Hüseyin TURHAL
Hazine Avcıları: Antik Dünyanın Kapıları Açılıyor! Bu kitapta, define avcılarının nefes kesen maceralarına tanık olacak, heyecan dolu bir serüvene atılacaksınız. Tarihin derinliklerinde gizlenmiş, u...
4. Bölüm

Altın Dağ'ın Sırrı

19 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Hazine Avcıları - 4
Hikaye

Altın Dağ'ın Sırrı

Eski bir köy kahvesinin loş ışığı altında, her biri yıllarını toprağın sırrına adamış tecrübeli defineciler toplanmıştı. Çaylar demlenmiş, sohbetler define işaretleri ve efsaneler üzerine koyulaşmıştı. O sırada, yaşlı ve suskun definecilerden biri olan İhsan, öksürerek boğazını temizledi ve yavaşça anlatmaya başladı:
"Arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi bizim köyün hemen ardında heybetli bir dağ var; adına Altın Dağı derler. Yıllardır dillere destan olmuş, ama kimsenin el süremediği bir sır yatar eteklerinde."
İhsan, bardağındaki çayı yudumladıktan sonra gözlerini kıstı ve sesini alçalttı:
"Olay bir küp meselesi. Ama sıradan bir küp değil, yamalı bir küp. Geceleri, mehtap tam dağın tepesine vurduğunda, ay ışığının aydınlattığı o kayalık yamacın ortasında, kocaman, eski, toprak rengi bir küp belirir. Sanki bir dev oraya koymuş gibi, yamalarıyla, çatlaklarıyla gayet net görülür. Hepimiz gördük, herkes bilir."
Definecilerin fısıltıları arttı. Birçoğu başıyla onayladı.
"Lakin," diye devam etti İhsan, "işin tuhaf yanı ne zaman gece biter, yani güneş doğup dağın yamacına ilk ışıklarını saldı mı... o küp olduğu yerden kaybolur. Sanki hiç orada olmamış gibi, ne bir iz, ne bir çukur, ne de bir taş yığını kalır. Gündüz kaybolur çöp."
Genç bir defineci merakla sordu: "Peki bu ne anlama geliyor İhsan Amca?"
İhsan acı bir gülümsemeyle cevap verdi:
"O küp, Altın Dağı'nın hazinesinin gözüdür, yani tılsımıdır. O dağ, güçlü bir manevi koruma altındadır. Geceleri ay ışığı o küpü görünür kılar, sanki 'İşte buradayım!' diye bağırır. Ama güneşin nuru değdiği an, yani dünyalık gözler onu tam olarak göreceği zaman, koruyucu gücü devreye girer. Küp, boyut değiştirir ya da bir illüzyonla gizlenir. Denemeyen kalmadı, küpü gece işaretleyip kazmaya çalışanlar ya da sabah olmadan dağa tırmananlar oldu... Ama her seferinde kaybolan küpün yerinde sadece kayalar ve çalılıklar buldular. Küp kaybolduktan sonra, orası artık tılsımlıdır. O tılsım çözülmeden, o küp gündüz gözüyle orada durmadan, o hazineye el sürmek mümkün değil. Altın Dağı'nın sırrı budur; küp gündüz kaybolur ve bize sadece o tırsın ürkütücü gölgesi kalır..."
İhsan sustu. Kahvedeki derin sessizlik, her bir definecinin zihninde Altın Dağı'nın gizemli, yamalı küpünü canlandırıyordu. Kim bilir, belki de o gece ay ışığında dağdaki küp, onları izliyordu.

Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL