İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
Gülüşünün Ardında
İstanbul’un gri sabahlarından birinde, yağmurun altında birbirini bulan iki yalnız ruhun hikayesi. Kelimelerin suskun kaldığı yerde gözler konuşur, kahve fincanları sıcak bir başlangıca eşlik eder. ...
1. Bölüm

Yağmurun Sesi

101 Okuyucu
2 Beğeni
0 Yorum
İstanbul’un en sessiz sabahlarından biriydi. Gökyüzünün gri tonu, şehrin içinden geçen duyguları yansıtıyordu adeta. Kafenin camından dışarı bakarken, yağmur damlalarının ince ince süzüldüğünü izliyordu Eylül.
Dışarısı soğuk ve griydi, ama içeriye dolan hafif kahve kokusu ve loş ışıklar, küçük odayı sarmıştı.

Uzun kahverengi saçları omuzlarından aşağı dalga dalga akıyor, elleriyle sıkıca tuttuğu fincanda kahvesinin buharı yükseliyordu. Gözleri, yağmurun ritmiyle uyumlu bir melankoli taşıyordu. O anda kapı açıldı. Hafifçe ıslak bir adam içeri girdi; gözlerinin içi gülüyordu, ama içinde bir sır saklıyor gibiydi. Eylül’ün yanındaki masaya oturdu, kitabını çıkardı ve dikkatle sayfaları çevirmeye başladı. Eylül onun varlığını hissedebiliyordu ama gözlerini ondan kaçırdı. Sanki aralarında görünmez bir ip vardı; konuşmadan, sadece bakışlarla birbirlerine hikâyeler anlatıyorlardı.

Yağmurun sesi, kafenin sakinliği ve içlerindeki karşı konulmaz çekim, bu küçük köşede yeni bir hikâyenin ilk satırlarını yazıyordu. Eylül, kahvesinden bir yudum aldı, ardından gözlerini kitaptan kaldırıp adamın sayfalarına baktı. Kitap, sayfaları yıpranmış, belli ki sık sık okunuyordu. Adam fark etti bakışlarını ve hafifçe gülümsedi. Gülüşü, yeşil gözlerinde sıcak bir ışık gibi parlıyordu.

“Klasik bir yağmur sabahı için güzel bir kitap seçimi,” dedi sessizce, sesi hafif ama netti. Eylül, beklemediği bu söz karşısında biraz şaşırdı, sonra hafifçe başını salladı. “Evet, bazen böyle günlerde kelimeler en iyi arkadaş oluyor,” dedi. Aralarındaki sessizlik, kelimelerden daha anlamlıydı. Yağmurun hafif tıkırtısı, kahve fincanlarının hafif sesleri ve uzaktan gelen yumuşak bir caz müziği eşliğinde, iki yabancı kendi dünyalarında birbirlerine açılıyordu.

“Adın ne?” diye sordu sonunda Eylül, kendi sesinden bile şaşırarak. Adam gözlerini kaldırdı, birkaç saniye düşündü ve sonra “Mert,” dedi.

Eylül gülümsedi, “Ben de Eylül.”

Ve o an, kafedeki zaman yavaşladı; sanki dünya sadece onların hikâyesini dinliyordu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL