Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
Gözyaşı ve Umut
Gözyaşı ve Umut Bu kitap, Gazze’nin dar sokaklarında, yıkık binaların gölgesinde ve bombaların karanlığında büyümeye çalışan yetim çocukların hikâyesini anlatıyor. Her sayfada bir çocuğun yüreğind...
31. Bölüm

31. Bölüm – “Yarım Kalan Okul”

38 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
31. Bölüm – “Yarım Kalan Okul”

Kapısı paramparça olmuştu. Çocukken koşarak girilen, teneffüslerde kahkahaların yankılandığı o okul artık harabeye dönmüştü. Yusuf ve Selma önden girerken, arkalarından kalabalık sessizce adım attı.

Sınıf tahtasının yarısı yere düşmüş, duvarlardaki yazılar kurşun izleriyle delinmişti. Çocukların isimleriyle kazıdığı sıralar, şimdi kan ve tozla kaplanmıştı.

Selma kollarını göğsüne sardı, titreyerek fısıldadı:
“Burası… Burası bir zamanlar hayaldi. Şimdi mezarlık gibi…”

Yaşlı Ayşe öğretmen gözleri dolarak yere çöktü. Eliyle tahtanın parçalarına dokundu:
“Ben burada okuttum çocukları… Burada ‘gelecek’ diyordum. Şimdi gelecek yok. Tahta suskun, sıra suskun, çocuklar suskun…”

Mahir, gitar kutusunu yere bıraktı. Telleri tozla kaplanmıştı ama yine de parmağını hafifçe gezdirdi. Kısık bir ses çıktı.
“Belki de bu ses, yıkıntının ortasında kalan tek melodidir.”

Doktor Halil, yaralı bir çocuğu köşeye yatırdı. Çocuğun yüzü kan içindeydi. “Burada kalabilirsek en azından üstümüz kapalı olur. Ama ilaç yok, su yok… Açlık bizi buradan çıkaracak ya da öldürecek.”

Yusuf, Selma’nın yanına oturdu. İkisinin de dudakları kuruydu. Birbirlerine baktılar. Gözlerinde hem korku, hem de inat vardı.

“Selma,” dedi Yusuf, “neden her yerde yıkım var? Neden her yerde gözyaşı?”

Selma sessizce başını eğdi. “Çünkü dünya sessiz Yusuf. Bizim çığlıklarımızı duymuyorlar. Korkuyorlar belki… Belki de duymak istemiyorlar.”

Yağmur, kırık camlardan içeri süzülüyor, tavanın boşluklarından damlıyordu. Çocuklar birbirine sokulmuş, yaşlılar dualar mırıldanıyordu.

O anda, dışarıdan bir ses yükseldi: pat pat pat… Mermiler yakına düşüyordu. Kalabalık bir anda suskunlaştı. Çocukların hıçkırıkları bile boğazda düğümlendi.

Yusuf yumruğunu sıktı:
“Biz saklansak da, kaçsak da, dünya görmeli bu acıyı! Bir gün bu duvarların dili olsa, herkese savaşın ne olduğunu haykırırdı.”

Selma, gözyaşlarını silerek ekledi:
“Biz hayatta kalacağız Yusuf. Çünkü bizim yaşadıklarımızı anlatmamız gerek. Biz konuşmazsak, ölüler daha da sessiz kalacak.”

O gece, yarım kalan okulun içinde kimse uyuyamadı. Yağmur, bomba ve kalp atışlarının sesi birbirine karışıyordu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL