Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
Gözyaşı ve Umut
Gözyaşı ve Umut Bu kitap, Gazze’nin dar sokaklarında, yıkık binaların gölgesinde ve bombaların karanlığında büyümeye çalışan yetim çocukların hikâyesini anlatıyor. Her sayfada bir çocuğun yüreğind...
22. Bölüm

22. Bölüm – “Enkazın Altındaki Ses”

49 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
22. Bölüm – “Enkazın Altındaki Ses”

Yusuf ve Selma, sokakta ilerlerken kulaklarına boğuk bir ses geldi. Yanık kokusu, duman ve patlamaların arasında, enkazın altından yükselen bir inilti…

Selma hemen dizlerinin üstüne çöktü.
“Yusuf, biri yardım istiyor!” dedi telaşla.

Yıkılmış bir binanın taşlarının arasından bir el görünüyordu. Yusuf bütün gücüyle taşları çekmeye başladı. Kan ter içinde uğraşırken, enkazın altındaki adam hırıltılı bir sesle konuştu:
“Çocuklar… sakın… bırakmayın beni…”

Sonunda yaşlı bir adamın yüzü göründü. Yarı gömülü, yüzü toz içinde, alnında kan… Ama gözleri hâlâ yaşıyordu.

“Amca, dayan! Seni çıkaracağız.” dedi Yusuf.

Adam zor nefes alıyordu.
“Evlat… yorulma. Biliyorum, çıkamayacağım. Ama dinleyin… ne olur dinleyin.”

Selma gözyaşlarını tutamadı.
“Susma amca, konuşma gücünü tüketme!”

Ama yaşlı adam, hayatta kalma arzusundan çok, içini dökme ihtiyacıyla konuşmaya devam etti:
“Benim bir bahçem vardı… Nar ağaçlarıyla dolu. Çocuklarım sabahları kahkahalarla koşardı orada. Karım… bana her sabah ekmek yapardı. Kuşlar ötüşürdü, sokaklarda çocuk sesleri vardı. O günleri… size anlatmalıyım, çünkü kimse artık hatırlamıyor.”

Yusuf’un gözleri doldu.
“Amca, o günler geri gelecek. Yemin ederim.”

Adam başını salladı, sesi titreyerek devam etti:
“Şimdi… sadece yıkık duvarlar, yangınlar, çığlıklar… Dünya büyük ama… bize mezar kadar küçük bir alan bıraktılar. Savaş… insanın önce evini, sonra yüreğini yıkıyor evlat.”

Selma hıçkırarak Yusuf’un elini tuttu. Yaşlı adamın sözleri kalbine bir hançer gibi saplanmıştı.

Birden etraflarına siren sesleri karıştı. Gökyüzünde tekrar bombaların uğultusu…

Adam son nefesini verirken fısıldadı:
“Unutmayın… bir zamanlar biz de gülüyorduk…”

O an taşların arasındaki el düştü, sesi sustu. Yusuf başını eğdi, yumruklarını sıktı.

“Selma… bu hikâyeyi dünyaya anlatacağız. Ne pahasına olursa olsun…”

Selma gözyaşlarıyla fısıldadı:
“Evet Yusuf… çünkü savaş sadece burada değil, insanlığın kalbinde ölüyor.”
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
Merdümg.riz
Merdümg.riz
@merdumg-riz
4 ay
Hikaye
Selma gözyaşlarını tutamadı.
“Susma amca, konuşma gücünü tüketme!”

Sus amca yazmak istemişsiniz ama yanlış olmuş duzeltince yorumu silebilirsiniz .
daha fazla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL