İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
DİNİ SOHBETLER ( Kur'an Işığında) Hüseyin TURHAL
Bu kitap, Kur'an'ın Berrak Işığında, inancın özünü yeniden keşfetme davetidir. Yüzyıllardır süregelen Arap, Yahudi gelenekleri ve mitolojik rivayetlerle perdelenmiş olan gerçek dini, akıl ve sorgulam...
84. Bölüm

Sünnetin Kökeni ve Tarihsel Gelişimi

14 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Sünnetin Kökeni ve Tarihsel Gelişimi

İslam coğrafyasında önemli bir yere sahip olan erkek çocuk sünneti, Kur'an-ı Kerim'de açıkça emredilmemesine rağmen, Müslümanlar için vazgeçilmez ve kutsal bir görev konumu kazanmıştır.
Sünnetin kökenini tarihsel ve mitolojik geleneklerde incelediğimizde, uygulamanın İslamiyet'ten çok daha eskiye dayandığını görmekteyiz. Hz. İbrahim'in (Abraham) dini olarak kabul edilen Sâbiîlik'ten, Eski Mısır firavunları dönemine ve Yahudilik geleneğine kadar uzanan bir geçmişi vardır.
Tevrat ve Hz. İbrahim: Eski Ahit (Hz. Musa Tevrat'ı), çocuk sünnetinden genişçe bahseder. Bazı tarihi kaynaklara göre ilk sünnet olan kişi Hz. İbrahim'dir ve baltayla kendini sünnet ettiği rivayet edilir. Yahudiler, dinsel inançları gereği bu uygulamayı sürdürmüşlerdir.
Eski Mısır Uygarlığı: Mısır'da, firavunlar döneminde hem erkek hem de kız çocukları sünnet edilmekteydi.
🧠 Sünnetin Amacı: Cinsel Arzuyu Kontrol Etme
Tarihsel süreçte sünnet uygulamasının temel amaçlarından birinin, aşırı cinsel arzuları ve öfkeyi dizginlemek, zinayı engellemek ve cinsel isteği zayıflatmak olduğu görüşü bulunmaktadır.
Aşırıya kaçan bu kontrol isteği, sadece sünnetle sınırlı kalmamıştır. Tarihte, özellikle eski Katolik tapınak rahipleri, keşişler ve din adamları, cinsel arzularını tamamen bastırmak amacıyla sünnetin ötesine geçerek kendilerini hadım etme yolunu seçmişlerdir. Bunu, dünya nimetlerinden vazgeçip kendilerini tamamen Tanrı yoluna adamanın bir yolu olarak görmüşlerdir.
⏳ Orta Çağ ve Kız Çocuk Sünnetinden Vazgeçilmesi
Orta Çağ dönemlerinde, kontrolsüz cinsel dürtülerin, aşırı seksüel yaşamın, zina, fahişelik, çok eşlilik ve cariye sisteminin yaygınlaşması, sünnet uygulamasını bu aşırılığın önüne geçmek için bir çözüm olarak yeniden gündeme getirmiştir.
Bu dönemde, cinsel dürtüleri engellemek amacıyla kız ve erkek ayrımı yapmadan tüm çocuklar sünnet ediliyordu. Ancak, bu işlemin kız çocukları üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ve zararlar fark edildikçe, kız çocuk sünnetinden büyük ölçüde vazgeçilmiş, sadece erkek çocuklarının sünnetine devam edilmiştir.
Güncel Durum: Ne yazık ki, günümüzde bile Mısır ve bazı Afrika ülkelerinde kız çocuk sünneti uygulamaları hâlâ devam etmektedir.
❓ Kutsal Kitaplarda Sünnetin Yeri ve Sorgulama
Metinde, sünnet uygulamasının dinsel meşruiyeti ve Kur'an'daki eksikliği temel bir sorgulama noktasıdır:
İslam'ın tek kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'de çocuk sünnetinden bahsedilmemesi dikkat çekicidir.
Aynı şekilde, İncil'de (Hz. İsa) ve Zebur'da çocuk sünneti uygulamasına dair bir emir veya atıfın olmaması düşündürücüdür.
Sorgulanan Temel Sorun:
Tevrat ve Yahudilik (veya Eski Mısır Kanunları) geleneğinden gelen çocuk sünneti, Müslümanlığa nasıl geçmiştir?
Eğer Tevrat'ın bozulduğu ve geçersiz olduğu kabul ediliyorsa, Tevrat'taki bu sünnet emri geçerli sayılmalı mıdır?
İnanancımızı ve dinimizi, Kur'an'a göre mi yoksa Tevrat'tan aktarılan bir geleneğe göre mi yaşıyoruz?
Bu durum, sünnetin dinsel bir emir olmaktan çok, kültürel ve tarihi bir gelenek olarak İslamiyet'e dahil olduğu sorusunu akla getirmektedir.
🔬 Tıbbi ve Bilimsel Görüş İhtiyacı
Metin, sünnetin olası olumsuz tıbbi sonuçlarına da dikkat çekmektedir. İddialara göre, erkek çocuklarının sünnet edilmesi:
Erken boşalma.
Ereksiyon ve sertleşme sorunları.
Cinsel haz isteksizliği.
Kadınları tatmin edememe.
Hatta kısırlık gibi sonuçlara yol açabilmektedir.
Metin, bu konuların Tıp bilimi ve bilimsel veriler çerçevesinde, insan bedenine olan olası olumsuz etkileri ve sağlığa zararları açısından kesinlikle incelenmesi ve teyit edilmesi gerektiği çağrısı ile sonlanmaktadır.
(3 Şubat 2019)
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL