Bu kitap, Kur'an'ın Berrak Işığında, inancın özünü yeniden keşfetme davetidir.
Yüzyıllardır süregelen Arap, Yahudi gelenekleri ve mitolojik rivayetlerle perdelenmiş olan gerçek dini, akıl ve sorgulam...
İslamiyet ve Hristiyanlıktan çok daha önce, adeta bir karabasan gibi tüm dinlerin üzerine sinmiş ve içinde kendine yer bulmuş olan kara çarşafın ve peçenin tarihçesini irdelemek elzemdir. Kur'an'da ve İncil'de yer almayan bu giyim tarzının, Hristiyanlık ve İslamiyet dinlerinde nasıl bir yer edindiğini, arkeolojik veriler ışığında, mitolojik ilkel dinlerden başlayarak günümüze kadar uzanan farklı evrelerini incelemek gereklidir. İlahi dinler ışık, nur ve aydınlık iken, bu dinlerin içine sızan karanlık kara çarşaf neyi temsil etmektedir? Karabasanı ve şeytanın şeklini andıran çarşaf neyi sembolize ediyor? Şeytanın nuru karanlıktır; şeytan karanlıktan beslenir ve karanlıkta ifrit, cin, büyü davetleri ve şeytan ayinleri yapılır. Öyleyse, dinlerin içine çöken bu karanlık çarşaf nedir? Amacımız, herhangi bir inancın kıyafetlerini aşağılamak değil, üzerleri örtülmüş gerçeklerin doğrularını ortaya çıkarmaktır.
Arkeolojik Veriler Işığında Çarşafın Tarihsel Yolculuğu Arkeoloji biliminin verilerine bakıldığında, kara çarşafın tarihçesini ve kökenini Sümer, Mısır, Tevrat, Sabi, Pers, Grek, Asur, Roma ve Yunan gibi medeniyetlerde görmekteyiz. İlkel tapınaklardan, Yahudilik mabetlerinden, Hristiyanlık ve Arap İslam'ı kuşatarak günümüze kadar gelmiş, geçmişi karanlıklarla dolu bu giysi, her dinde ve inançta kendine yer bularak tabulaşmış dinsel bir örtünme kimliğine bürünmüş, dokunulmaz hale gelmiştir. Sümer Dönemi: Arkeolojik verilere göre, Sümer döneminde kara çarşaf, soylu ve fahişelik mesleklerini birbirinden ayırmak için kullanılıyordu. Ayrıca, tapınaklardaki tanrılar uğruna özel seçilmiş kişilerin simgesel örtüsü ve köleleri belirtme biçimi olarak da benimsenmişti. Bir diğer kullanım alanı ise tapınaklarda falcıların, büyücülerin ve şeytan ruhları davet edenlerin karanlık ortamda ayin yaparken büründükleri bir örtü olmasıydı. Kara çarşaf, Sümerlerden başlayarak tüm inançlara ve Antik uygarlıklara kendini yenileyerek adapte olmuş, her inançtan tabu kabul edilerek günümüze kadar farklı anlamlar yüklenerek ulaşmıştır. Zerdüşt, Sabi, Yahudi kökenli Grek ve Yunan tapınak hizmetçileri de ibadet mabetlerinde benzer giysiler kullanmıştır.
Asur, Hristiyanlık ve Arap Yarımadası'ndaki Etkisi İsa'dan yaklaşık 1500 yıl önce tarihi sahnede zirve yapan kara çarşaf, Asur İmparatorluğu kanunlarında vazgeçilmez ve dokunulmaz bir yasa olarak yer almıştır. İncil'de yeri olmadığı için Hristiyanlık tapınaklarında itibar görmese de, Yahudi Ortodoks ve Roma baskısı dönemlerinde Hristiyanlar, güvenlik amaçlı olarak inançlarının bilinmemesi için kara çarşafın arkasına gizlenmek zorunda kaldılar. Roma ve Yahudi putperestler, İsa'yı takip eden Hristiyanlara zulüm ve baskı uyguluyordu. Hristiyanlar ibadetlerini gizlice yeraltı kiliselerinde yaparken, Hristiyan olduklarının anlaşılmaması için kara çarşaf giyerek Yahudi Ortodoks şeriatının ve katı Roma baskısının tehditlerinden korundular. Ancak bu uzun süreçte, asimilasyon etkisiyle kara çarşafın etkisinde kaldılar. Kara çarşaf, Arap Yarımadası'nda altın çağını yaşamıştır. Arapların kara çarşaf ve peçe ile tanışması onlar için bir devrim olmuştur; çünkü Arap Yarımadası'nın kızgın güneşi ve çöl rüzgârlarına karşı korunmak için bu giysi vazgeçilmez bir koruyucu haline gelmiştir. Arap kadınları ve erkekleri, çöl rüzgârlarına, güneşin yakıcılığına, böcek ve akreplere karşı korunma ve güvende hissetme aracı olarak gördükleri bu çarşafa öyle sarıldılar ki, onu kendi dinsel değerlerinin içine soktular.
Osmanlı ve Kur'an Perspektifi Bu kara çarşaf, bir zincirleme gibi bütün dinlerin ve inançların içerisinde gizlenerek ve yenilenerek, her uygarlıktan kendine yer bularak günümüze kadar geldi. Bu uzun süreçte, Araplar üzerinden İslam'ı kabul eden Türklere de geçti. Osmanlı İmparatorluğu'nda yer almayan kara çarşaf ve peçe, dinsel hareketler içerisinde kendine yer bulmuştur. Bu çarşafı hem kadınlar hem de erkekler giyiyordu. Hangisinin kadın, hangisinin erkek olduğunun belli olmaması ve Kur'an'da böyle bir giyim tarzının bulunmaması nedeniyle, Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid Han bir ferman çıkartarak kara çarşafı yasaklamıştır. Kur'an'da yer alan Nur Suresi 31. ayetinde örtünmeyle ilgili bilgi verilmektedir; ancak buradaki örtünme kara çarşaf ve peçe tarzı değildir. Ayetteki ifade, mahrem yerleri örtmek, iffeti örtmek anlamında kullanılmış bir ahlâk örtüsüdür. Binlerce yıllık bir süreçte, her uygarlıktan kendine yer bularak, değişim süreçleri geçirerek, her dönemde farklı anlamlar taşıyarak ve dinsel-geleneksel bir inanç tabusu haline gelerek günümüze kadar gelmiş ve hala varlığını sürdürmektedir. İncil ve Kur'an'da olmadığı halde, bu kara çarşaf Hristiyan ve Müslüman âleminde geçerliliğini korumaktadır. İnançlarımızı ve dinimizi; taştan, puttan, çarşaftan değil, kutsal kitaplardan, gönlümüzden, riyadan ve gösterişten uzak öğrenerek yaşamak dileğiyle... Geçmişi geleceğe köprü kurarak, saklı gizemli antik tarihini irdeleyerek, hakikatin sırrına erişmek ve karanlıktan aydınlığa çıkmak ümidiyle. (26 Şubat 2019) Hüseyin TURHAL
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.