Bir Hayal... Bir Bayrak... Ve Tüm Evreni Değiştiren Bir Sır.
Yirmi birinci yüzyıl Türkiye'si, küresel güçlerin gölgesinde, sessizce bir rüyayı inşa ediyordu. O rüyanın kahramanları, deha mühendis Ahm...
Aya İnen İlk Türk Bölüm IV: Ay’ın Altındaki Sır ve Dünya'da Kopan Fırtına 1. Duvarı Delmek Yer: Ay Yüzeyi, Tranquillitatis Ovası, Gizemli Yapının Üzeri. Zaman: İnişten 3 saat sonra. Ahmet, kararlılıkla matkabı, jeoradarın en yakın teması gösterdiği noktaya yerleştirdi. "Seher, yüzeyde toz ve regolit dışında bir şey yok. Ama GPR'nin okumalarına göre, matkap yaklaşık 5 metre sonra o 'yapay' duvarla temas etmeli." Matkap çalışmaya başladı. Yüksek frekanslı titreşim, Ay’ın sessizliğinde garip bir ses yaydı. Beş dakika sonra, matkap sesi değişti. Normal Ay kayaçlarını delerken çıkan o gıcırtılı ses, yerini metalik, tok bir sürtünmeye bıraktı. "Temas! Duvar burada," diye heyecanla bağırdı Seher. "Ve bu kayaç değil, Ahmet. Matkabın ucu sadece birkaç santim ilerleyebildi. Bu, Dünya’da bilinen hiçbir alaşıma benzemiyor." Ahmet, matkabı geri çekti. Matkap ucunun tamamen aşındığını gördüler. Ancak, açılan küçük delikten içeriye, küçük bir sonda göndermeyi başardılar. Sondanın kamerasından gelen görüntüler, şaşkınlıklarını katladı. Delikten içeri süzülen Güneş ışığı, devasa bir tünelin başlangıcını aydınlatıyordu. Tünelin duvarları, pürüzsüz ve dikişsizdi, sanki tek bir kalıptan çıkmış gibi. Ve daha da inanılmazı, tünelin içinde, alçak bir frekansta, hafif bir ışık titreşimi vardı. "Bu... Bu bir kanal," diye fısıldadı Ahmet. "Ay’ın yüzeyinin altında bir yer altı ağı var. Ve bu, doğal değil. Kim inşa etti bunu?" Seher, titrek bir sesle cevap verdi. "Bu keşif, insanlık tarihini yeniden yazdırır. Milyarlarca yıllık Ay'ın altında, binlerce yıllık teknoloji... Dünya’ya bilgi göndermeliyiz." 2. Kızılelma’dan Gelen Uyarı Ahmet, TUA kontrol merkezine keşfi rapor etti. Gönderdiği sesli rapor ve sonda görüntüleri, Dünya'da tam bir kaosa neden oldu. TUA’daki coşku ve gurur, yerini korku ve küresel bir siyasi krize bıraktı. Birkaç dakika sonra, Kızılelma İstasyonu’ndan doğrudan bir uyarı geldi. [Kızılelma Komutanı]: "Göktürk, burası Kızılelma. Mesajınız alındı. Durum kontrolümüz dışında. Lütfen hemen modülünüze geri dönün ve sızdığınız deliği mühürleyin. Acilen kalkışa hazırlanın." [Ahmet]: "Kızılelma, ne oluyor? Bir tehlike mi var?" [Kızılelma Komutanı]: "Tehlike, evet. Ama uzaydan değil, Dünya'dan. Keşfiniz sızdı. Dünya’daki bütün uzay güçleri alarm durumunda. Rusya ve ABD, Ay’a doğru hızlandırılmış görevler başlattıklarını duyurdu. Hatta Çin, sizin bölgenize doğru insansız bir keşif aracı gönderiyor." Türkiye'nin Ay'a ayak basan ilk ülke olması zaferi, anında, Ay'ın kaynakları ve üzerindeki olası uzaylı teknolojileri üzerindeki küresel bir çekişme savaşına dönüşmüştü. [Seher]: "Onlar buraya gelene kadar daha fazla veri toplamalıyız! Bu, tüm insanlığın mirası olabilir, bir ulusun değil." [Kızılelma Komutanı]: "Hayır, Göktürk! Talimat çok açık. Siyasi kriz tırmanıyor. Amerikan Başkanı, Türkiye'yi 'yeni bir uzay yarışı' başlatmakla suçladı. Hemen Ay’dan ayrılın!" 3. İkilem ve Karar Ahmet, kaskının içinden Seher'e baktı. Görevlerini tamamlamışlardı: İniş başarılıydı ve bayrak dikilmişti. Artık eve dönme hakları vardı. Ama Ay'ın altındaki bu devasa sırrı görmezden gelmek... Bu, bilim insanı ruhlarına ihanet olurdu. "Seher, sence o tünelin sonu nerede?" Seher, tünelden gelen titreşimli ışığın frekansını ölçen cihazına baktı. "Bu ışık bir enerji kaynağını işaret ediyor. Muhtemelen, bu tünelin merkezi, bir çeşit güç istasyonu veya bilgi bankası olmalı. Buradan ayrılırsak, bu sır sonsuza dek bu toza gömülebilir, ya da başkaları tarafından ele geçirilebilir." Ahmet, kararını verdi. O bir asker değildi, bir mühendisti. Ama şimdi, Türk milletinin Ay'daki varlığını ve insanlığın bilgiye ulaşma hakkını savunuyordu. [Ahmet]: "Kızılelma, talimatınız anlaşıldı. Ancak, Ay yüzeyinde 30 dakika daha kalacağız. Bulduğumuz şey, eve getirilmelidir. Ay’ın altında yatan bu sırrı, Dünyaya getiren ilk Türkler olacağız." Telsizde Kızılelma Komutanının hayal kırıklığı ve öfke dolu sesi duyuldu: "Ahmet, bu emre itaatsizliktir! Tüm yetkiniz..." Ahmet, telsiz bağlantısını kesti. Artık Dünya’nın siyasetinden bağımsızdılar. Sadece Ay, iki Türk astronot ve bilinmeyen bir medeniyetin devasa eseri vardı. "Seher, Göktürk'ün envanterine bak. Tünele girmek için neyimiz var? Tekrar içeri girmeye çalışacağız." Seher gülümsedi. "Hep biliyordum. Sen, Dünya’nın kurallarına uyacak adam değilsin. Yanımızda, tırmanma donanımı, bir adet termal kesici ve bolca Türk kahvesi var. Kahveyi şimdi açmasak iyi olur." Ay’ın ilk kaşifleri, Dünya’dan gelen tüm tehditlere rağmen, o metalik deliğe doğru ilerlemeye başladılar. Bilim kurgu, bilimsel gerçekliği alt etmeye başlamıştı. Sırada: Beşinci bölüm, tünele giriş, yapının içindeki ilk keşifler ve Ay'dan kalkışın son derece gergin ve zorlu anlarını içerecektir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.