Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Aşkın Kanatlarında: Bir Yunus Hikayesi Roman Yazar: Hüseyin TURHAL
AŞKIN KANATLARINDA: Bir Yunus Hikayesi 13. yüzyıl Anadolu'su. Toprak çatlaktı, gök suskundu. Kıtlık, sadece tarlaları değil, insanların ruhunu da kurutuyordu. Biçare Yunus, sıradan bir çiftçiydi. Kö...
4. Bölüm

BÖLÜM 1: Biçare Yunus'un Kıtlığı

11 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
BÖLÜM 1: Biçare Yunus'un Kıtlığı
🌄 Kara Toprağın Feryadı
Anadolu, yıl 1275. Güneş, kavurduğu toprağın üzerine bir gazap gibi iniyordu. Bu yıl, son on yılın en kurak yılıydı. Toprak çatlak çatlak, yaraları kapanmaz bir yaşlı derisi gibi görünüyordu. Kıtlık, sadece karınları değil, gönülleri de kemiriyordu.
Otuzlu yaşlarının ortalarında, heybetli ama yorgun omuzlara sahip bir çiftçi olan Yunus, diz çökmüş, parmaklarını toprağın tuzlu ve sert yüzeyinde gezdiriyordu. Birkaç ay önce buraya umutla ektiği buğday tohumları, yeşermeden kurumuş, toprağın öfkesine yenilmişti. Yunus’un gözleri, gökte ne bir bulut arıyor ne de bir yağmur damlası bekliyordu. Artık umudu, gökte değil, başka bir yerde araması gerektiğini biliyordu.
"Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim;
Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni."
Yunus, bu mısraları henüz bilmiyordu. O an, sadece varlığın kıtlığına yeriniyordu. Sahip olduğu her şey; tarlası, öküzü, hatta evindeki bir avuç kuru erik bile buharlaşmış, yokluğa dönüşmüştü.
🔥 Alıçlar ve Kaygılar
Akşam çöktüğünde, Yunus köy meydanındaki çeşmenin başında, susuzluktan rengi solmuş yüzleri seyretti. Çocuklar, kurumuş pınarın etrafında, annelerinin dizlerine sığınmış, sessizce ağlıyordu.
"Yunus," dedi ihtiyar Osman, sesi çatlak bir testiden dökülür gibiydi. "Böylesini görmedi atalarımız. Eğer bir çare bulmazsak, kışa kalmaz bu köy, bu topraklar bize mezar olur."
Yunus'un kalbi, kendi yorgunluğundan çok bu insanların çaresizliğiyle sıkıştı. Köy halkının gözleri ona dönüktü; o, sözü dinlenen, cesur bir adamdı.
"Çare," dedi Yunus, sesi kimseden beklemediği bir kararlılıkla çıktı. "Çare, toprakta değil, huzurda."
Bütün başlar şaşkınlıkla ona döndü.
"Duyduk ki," diye devam etti Yunus, "Horasan erenlerinden, Hacı Bektaş Veli gelmiş bu topraklara. Onun nefesi berekettir derler. Gönlü geniştir, eli açıktır."
Köyden uğultular yükseldi. Bazıları umutla parladı, bazıları ise şüpheyle mırıldandı. Dergâhlar, yoksul çiftçilerin işi değildi.
Yunus, sırtındaki heybesini omuzladı. İçinde, zor zamanlarda kendilerine derman olan son yiyecekleri vardı: Toplayabildiği kadar yaban alıcı. Bunlar, Hacı Bektaş'a sunabileceği yegâne hediyeydi.
"Ben gideceğim," dedi. "O'ndan buğday isteyeceğim. Bizim için, bu çocuklar için. Ne pahasına olursa olsun."
⏳ Yol ve Eşik
Yunus'un gönlü gergindi. Onu bekleyen yol uzundu, ayakları ise bu yükü taşıyacak kadar dinç değildi. Ancak omzundaki heybe, sadece alıçlarla değil, bütün bir köyün umuduyla doluydu.
Yürürken zihni, Osman Dede'nin sözleriyle yankılanıyordu: "Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi? Mal da yalan, mülk de yalan, gel biraz da sen oyalan."
Yunus, bu mısraları bir ilahi olarak duymasa da, kalbi bu gerçeği fısıldıyordu: Eğer buğday, mal, mülk, hepsi yalan idiyse, neden bütün hayatını bu yalanı elde etmek için harcamıştı?
Böylece, buğday kaygısıyla çıktığı yol, hakikat arayışının ilk adımı oldu.
Hacı Bektaş-ı Veli'nin dergâhı ufukta göründüğünde, Yunus, hayatının en büyük kararının eşiğinde olduğunu biliyordu. İçinde, maddi açlığı dindirmek ile manevi huzuru bulmak arasında bir mücadele başlıyordu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL