Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir. cemil sena
AŞK ADASI ve KAYIP HARİTA ROMAN Hüseyin TURHAL
AŞK ADASI: KAYIP HARİTA - Roman Tarihin peşindeki bir akademisyen ve hayatta kalma ustası bir komando. Pasifik'in ortasında, bir sırrın ortasında kesişen iki hayat. Akademisyen Elara, büyükannesinde...
6. Bölüm

BEŞİNCİ BÖLÜM: Gölün Yansıması ve Geçmişin Sırrı

22 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
AŞK ADASI: KAYIP HARİTA
BEŞİNCİ BÖLÜM: Gölün Yansıması ve Geçmişin Sırrı
9. Bölüm

Gizli vadi, öğle güneşinin altında parlıyordu. Havada yasemin ve nemli toprak kokusu asılıydı. Elara ve Kaan, arkalarındaki kükürt ve Milos'un tehdidini geride bırakmışlardı, ama ikisi de tehlikenin sadece bir nefes ötede olduğunu biliyordu.

Elara, Kaan’ın yanmış ellerini kontrol etti. "Yolculuk sırasında bunları korumalısın. Artık dinlenmek için vaktimiz yok."

Kaan, başını salladı. Parmakları sargılıydı ve keskin palasını kullanmak zordu. Bu, onu Elara'nın bilgeliğine daha da bağımlı kılıyordu. Bu durum, onu hem sinirlendiriyor hem de daha önce hiç hissetmediği bir şekilde rahatlatıyordu.

Elara, günlüğe tekrar odaklandı. " 'Gerçek yolun rehberi, gölün yansımasıdır.' "

Birlikte göle yaklaştılar. Su, yüzeyini saran sis bulutlarına rağmen kristal berraklığındaydı. Elara, günlüğü açtı ve çizimdeki gölün şeklini, etrafındaki kayaların dizilişini inceledi.

"Harita bir şeyi yansıtıyor olmalı," diye düşündü yüksek sesle. "Kaptan, buraya bir gemi enkazını gizlemek için gelmiş. O halde harita, suyun yansıttığı bir şeyi gösteriyor."

Kaan, Elara'nın mantığını takip ederek etrafa bakındı. "Büyük bir kayalık. Bir heykel. Göle doğru eğilmiş, dev bir ağaç..."

Gözleri, gölün yüzeyine eğilmiş, neredeyse suya değen, tuhaf şekilli bir palmiye ağacına takıldı. Ağacın gövdesi, yer yer parlak, volkanik bir taşla kaplıydı.

"Ağaç," dedi Kaan. "Gölün yüzeyi ağacı tersine çeviriyor."

Elara, hızla günlüğün çizimini ağacın göldeki yansımasıyla karşılaştırdı. "Evet! Çizimdeki şifreli şekil, ağacın sudaki yansıması! Ve yansıma, gölün tam merkezindeki bir noktayı işaret ediyor."

Gölün tam ortasında, suyun rengi diğer kısımlara göre daha koyu, neredeyse mürekkep siyahıydı.

"Hazine enkazı, gölün dibinde," dedi Kaan. Sesi heyecanlıydı. "Kaptan gemisini batırmış ve hazineyi buraya gizlemiş. Ama bu kadar derin bir su, tekne bile batırabilir."

"Günlük, dalgıç kıyafetlerinden bahsetmiyor," dedi Elara, şaşkınlıkla. "Kaptan, buraya ulaşmanın başka bir yolu olduğunu belirtiyor."

Elara, gölün kıyısındaki volkanik taşları incelerken, Kaan da suyun çevresindeki bitki örtüsünü kontrol ediyordu. Tam bu sırada, Kaan'ın kulağına, ormanın derinliklerinden gelen hafif bir çıtırtı sesi ilişti.

"Yere yat!" Kaan, anında Elara'yı tuttuğu gibi göl kenarındaki çalılığın içine itti.

Milos ve iki adamı, vadiye inmişlerdi. Milos'un yüzü öfke ve acıyla kasılmıştı, kolundaki kan lekeli sargı belli oluyordu. Gözleri, saf nefretle parlıyordu.

"O nankör köpeği ve tarihçi kızı bulun!" diye gürledi Milos. "Ya haritayı getirirler ya da ikisinin de canını burada alırım!"

10. Bölüm

Kaan ve Elara, çalılığın içinde birbirlerine kenetlenmişlerdi. Elara, Milos'un sesindeki şiddetten dolayı titriyordu. Kaan, kulağına fısıldadı: "Sakin ol. Suya girmeliyiz. Göl, dikkat dağıtıcı bir şey olabilir."

Milos ve adamları göle yaklaştı. Milos, gölün merkezindeki karartıyı fark etti. "Hazine dibinde olmalı. Ateş!"

Adamlar gölün merkezine ateş açmaya başladılar. Kaan, bu fırsatı kaçırmadı.

"Şimdi!"

İkisi de çalılıktan fırladı ve Milos'un şaşkın bakışları arasında kendilerini göle bıraktılar. Suyun soğukluğu, Kaan'ın yanık ellerine rahatlama verdi.

Su, yüzeye yakın yerlerde ılıktı ama derinlere indikçe buz kesiyordu. Elara ve Kaan, hızla dibe doğru yüzdüler. Milos ve adamlarının göl kenarındaki bağırışları, suyun altında boğuk seslere dönüştü.

Elara, paniklememeye çalışarak Kaan'ın sargılı elini tuttu. Kaan, onu gölün merkezindeki karanlık noktaya doğru yönlendiriyordu. Karanlık, yaklaştıkça daha da yoğunlaşıyordu.

Merkeze ulaştıklarında, Elara gözlerine inanamadı. Suyun altında, göl tabanından yüzeye doğru uzanan, doğal bir camdan tünel vardı. Bu, volkanik aktivite sonucu oluşmuş, lavın katılaşmasıyla meydana gelmiş bir boruydu ve içinden hava sızıyordu.

Kaan, cam tünelin girişine ulaştı. Yosun ve tortularla kaplı tünelin girişinde, yüzeye çıkacak kadar hava vardı.

İkisi de tünelin içine girdi. Derin bir nefes aldılar. İçerisi kuru ve serindi.

"Gördün mü?" dedi Elara, nefes nefese. "Kaptan, hazineyi volkanın içindeki bu hava boşluğuna saklamış. Bu, adanın kendisinin bir parçası."

Kaan, tünelin sonuna baktı. Tünel, yukarı doğru, dar bir yarığa doğru kıvrılıyordu. "Mükemmel bir saklanma yeri. Ama tek bir giriş çıkışı var."

Tünelden çıktıklarında, kendilerini büyük, dairesel bir mağarada buldular. Mağaranın ortasında, kurumuş bir lav akıntısının üzerinde, yüzlerce yıllık yosun ve mercanla kaplanmış, bir gemi omurgasının kalıntıları duruyordu: Corona del Mar'ın enkazı.

Ve enkazın tam merkezinde, mermer bir kaide üzerinde, paslı demir bir sandık duruyordu.

"Hazine," diye fısıldadı Kaan, gözleri sandığa kilitlenmişti. Bütün zorluklar, tehlikeler, şimdi bu noktada birleşmişti.

Elara ise sandığa değil, omurganın hemen yanındaki, deniz tuzuyla yıpranmış küçük bir levhaya baktı. Levhanın üzerinde, günlüğün kahramanının, Kaptan Rodriguez'in mührü vardı. Ve mührün altında, tek bir cümle:

“Aşkım sana emanet.”

Tam o anda, tünelin diğer ucundan, Milos'un boğuk sesi duyuldu. "Ateş edin! Göle!"

Elara ve Kaan'ın yüzünde aynı anda bir ifade belirdi: Zaman daralıyor.

"Sandığı aç!" diye bağırdı Kaan. "Acele et, yakında buradalar!"

Elara, aceleyle sandığa yöneldi, ancak sandığın kilitli olduğunu fark etti. Kilit, Kaptan'ın kendi elleriyle yaptığı, karmaşık bir İspanyol işiydi.

"Bir şifre var!" dedi Elara. "Günlükte olmalı!"

Kaan, çaresizce mağaranın girişine baktı. Silah seslerinin yankıları yaklaşıyordu. Onları Milos'tan koruyacak sadece birkaç dakikaları kalmıştı. Kaan, palasını sargılı elleriyle kavradı.

"Sana zaman kazandıracağım," dedi Kaan, Elara'ya son bir kez bakarak. Gözlerinde, geçmişin pişmanlığı ve anlık bir fedakarlık parıltısı vardı. "Ama sen o şifreyi bulmalısın, Elara. Ne olursa olsun."

Altıncı Bölüm'de Elara, sandığın şifresini çözmek için günlüğün son sırrını keşfedecek. Kaan ise Milos ve adamlarına karşı son bir direniş sergileyecek. Sonunda hazine açılacak ve adanın 'Aşk' teması, beklenmedik bir şekilde ortaya çıkacak.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL