Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
AP AZİZ DEDE ( Yedioluk'tan Doğan Işık ) Roman Hüseyin TURHAL
Anadolu coğrafyası, yüzyıllardır sadece toprak değil, aynı zamanda inançların, sırların ve erenlerin nefesini de taşır. Bu topraklarda yetişen her bilge, her Dede, birer manevi ışıktır. Adıyaman’ın yü...
25. Bölüm

Bölüm 6: Geceleyin Yanan Palamutlar

11 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Dede'nin Son Durağı
Aziz Dede’nin yaşamının son yıllarında sükûnet bulduğu, Şahmir Oluklu Tepesi'ndeki ulu meşe ağacı, artık köy için sadece bir ağaç olmaktan çıkmıştı. Dede’nin tefekkür makamı, bir kutsal mekân, bir mabetti. Dede’nin Kur’an’ın batıni sırlarına vakıf oluşu, nefsin terbiyesindeki başarısı ve zehri bal eyleyen kerameti, hep bu ağacın gölgesinde pekişmişti.
Ancak bu mekânın asıl gizemi, Dede’nin vefatından sonra türbesine dönüşecek olan bu yerde, daha o yaşarken tezahür eden olağanüstü bir olaydı: Palamutların Işığı.
Gizemli Nur
Köy halkı ve Dede'nin talipleri, meşe ağacının altında otururken bile tuhaf bir enerji hissederlerdi. Fakat asıl mucize, Güneş battıktan, zifiri karanlık vadiyi kapladıktan sonra başlardı.
Gecenin en sessiz ve karanlık anlarında, ulu meşe ağacının dallarından sarkan palamutları ve hatta bazı yaprakları, hafif, yumuşak ve uhrevi bir ışık saçmaya başlardı. Bu ışık, Ay ışığının yansıması değildi; bir fenerin sert parlaklığı da değildi. O, adeta içten gelen, ruhani bir nurdu.
Işığın kaynağını anlamak mümkün değildi. Işık, palamutların yüzeyinden değil, sanki içlerinden geliyordu. Bazı geceler ışık daha yoğun olur, köyden tepeye çıkan patikayı belli belirsiz aydınlatırdı.
Doğruluğun Işık Saçan Kanıtı
Bu olay, Aziz Dede’nin nur yüzlü oluşunun ve ruhundaki arınmışlığın, doğanın bir parçasına yansıması olarak yorumlanıyordu. Dede'nin ruhu ne kadar temizse, tefekkür ettiği mekân da o kadar bereketleniyor ve nurlanıyordu.
Halk, bu ışık saçan palamutları, Dede’nin "Doğruluktan ayrılmayın" nasihatinin manevi bir ispatı olarak görürdü. Onlar için bu durum, Kâmil İnsan mertebesine ulaşmanın sadece bir unvan değil, aynı zamanda doğayı bile etkileyen somut bir enerji demekti.
Aziz Dede, talipleri bu ışık hakkında soru sorduğunda, tebessümle şöyle derdi:
"Canlar, ben size nefsine, eline, diline sahip olunuz demedim mi? O palamutlar, Hakk’ın nurudur. Onlar, gerçek ışığın dışarıdan gelmediğini, kalpten yayıldığını gösterir. Eğer kalbiniz temiz ise, sizin oturduğunuz yerin toprağı bile bir gün ışık saçar."
Bu keramet, Dede’nin vefatından sonra da devam edecek bir manevi işaretin temeliydi. Çünkü Dede, "Kabrimin yeri burasıdır," dediği o ulu meşe ağacının gölgesinde, ölümünden sonra bile insanlara rehberlik edecek bir ışık bırakmıştı.
Zehir, onun manevi saflığını kanıtladı; palamutların ışığı ise, seçtiği mekânın kutsallığını mühürledi. Aziz Dede, yaşamıyla ölümsüz bir nur-u ilahi örneği sunuyordu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL