Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
AP AZİZ DEDE ( Yedioluk'tan Doğan Işık ) Roman Hüseyin TURHAL
Anadolu coğrafyası, yüzyıllardır sadece toprak değil, aynı zamanda inançların, sırların ve erenlerin nefesini de taşır. Bu topraklarda yetişen her bilge, her Dede, birer manevi ışıktır. Adıyaman’ın yü...
8. Bölüm

Bölüm 4: Gönül Sohbetleri ve Son Vasiyet

15 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Yılların Yorgunluğu ve Olgunluk
Takvimler 1960’lı yılların ortalarını gösteriyordu. Aziz Dede, yaşamının altmışlı yaşlarını sürmekteydi. Bedeninde yılların yorgunluğunu hissetse de, manevi gücü ve gönül gözünün keskinliği hiç azalmamıştı. Saçlarına düşen aklar, onun sadece bir Dede değil, bir ulu pir olduğunun simgesiydi.
Yine de, Dede’nin sohbetlerinde artık bir vedanın sezgisi vardı. Her ne kadar etrafına neşe ve huzur dağıtmaya devam etse de, nasihatleri daha keskin, daha temkinli ve geleceğe dair bir miras bırakma amacı güder hâle gelmişti.
Yedioluk’taki çınar ağacının altı, hâlâ gelen gidenle dolup taşardı. Ama Dede, son zamanlarda, en yakınlarına ve oğluna daha özel, daha mahrem sohbetler yapıyordu. Bu sohbetlerin ana ekseni, hep aynıydı: Manevi mirasın korunması.
Nefes Tükendiğinde Ne Kalır?
Aziz Dede, taliplerine ve evlatlarına, kendisi aralarından ayrıldıktan sonra bile doğruluktan şaşmamaları gerektiğini tekrarlıyordu. Şifa verdiği hastalarına, barıştırdığı düşmanlara ve gönüllerine dokunduğu herkese şu öğüdü verirdi:
"Canlar, benim bedenim bu dünyadan çekilip gittiğinde, size benden kalan ne türbe, ne de makamdır. Benden size kalan, pakk bir vicdan ve Erenler yolunun ahlakıdır."
Özellikle oğlu Hasan Efendi'ye (Babasının adını taşıyan, manevi mirasını devralacak olan kişi) ocağın sorumluluğunu, hüsnü kabulü (herkesi hoşgörüyle karşılama) ve yolun sırlarını dikkatle aktarıyordu. Dede, bu kutsal görevin, makam ve mevkiden çok, büyük bir hizmet ve ağır bir emanet olduğunu belirtirdi.
Aziz Dede’nin Vasiyeti
Dede, bir akşamüstü, köyün ileri gelenlerini ve ailesini yanına topladı. Hava ağırdı, herkes suskunlukla onu dinliyordu. Bu, onun son ve en önemli vasiyeti olacaktı.
Toplumsal Barış: "Tüm komşularınızla, inancı, dili, mezhebi ne olursa olsun, insanlık bağıyla bağlı kalın. Birbirinizin acısına ortak olun. Kin ve düşmanlık bu toprağın bereketi değildir."
Hizmet ve Gönül: "Ağuçan Ocağı'nın kapısı, daima ihtiyaç sahibi olanlara açık olsun. Size bir lokma ile gelen aç dönmesin. Gerçek zenginlik, verdiğiniz hizmettedir."
Doğruluk: "Her şeyden önce, doğruluktan ayrılmayın. Ne zaman bir ikilemde kalsanız, kalbinize ve dürüstlüğe bakın. Doğruluk, Ehlibeyt’in en büyük kerametidir."
Bu sözler, orada bulunan herkesin ruhuna işleyen, adeta Dede’nin tüm hayat felsefesinin özeti olan bir miras niteliğindeydi. Aziz Dede, kendisi fiziksel olarak ayrılsa bile, bıraktığı ahlaki güzelliklerin yayılmaya devam edeceğini biliyordu.
Vasiyetini tamamladıktan sonra derin bir nefes aldı ve yüzünde o bildik, huzurlu tebessümü belirdi. Artık yolculuğa hazırdı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL