AP AZİZ DEDE
( Yedioluk'tan Doğan Işık )
Roman
Hüseyin TURHAL
Anadolu coğrafyası, yüzyıllardır sadece toprak değil, aynı zamanda inançların, sırların ve erenlerin nefesini de taşır. Bu topraklarda yetişen her bilge, her Dede, birer manevi ışıktır. Adıyaman’ın yü...
Bir Yazarın Yükü Ben, Hüseyin Turhal, Aziz Dede’nin yaşamını bir roman sayfasına taşırken, omuzlarımda büyük bir sorumluluk hissettim. Bu, sadece tarihi bir figürü anlatmak değil, Anadolu irfanının ve Kâmil İnsan felsefesinin en nadide örneğini, yalanın ve sahteliğin kol gezdiği bir çağa ulaştırma çabasıydı. Yedioluk'a ilk geldiğimde, beni karşılayan ne görkemli binalar ne de dünyevi zenginliklerdi; sadece tepeye çıkan taşlı yollar, ulu meşe ağacının gölgesi ve türbeden yayılan derin bir sükûnet oldu. Dede'nin torunlarından, taliplerinden ve çevre köylerden dinlediğim her hikâye, üç telli curanın her nefesi, zehri bal eden kerameti ve ışık saçan palamutların gizemi, kalemde bir titreme yaratıyordu. "Bir yazarın görevi, gerçeği süslemek değil, sırrı açığa çıkarmaktır. Aziz Dede’nin sırrı, nefsini terbiye etmekten geçen mutlak dürüstlüktür." Keramet ve Gerçeklik Arasında Romanı kurgularken, Dede'nin kerametlerini anlatma biçimim, benim için en büyük sınav oldu. Olayları, sadece olağanüstü olaylar zinciri olarak sunmadım. Aksine, her keramet olayını Dede'nin ahlaki mertebesinin bir sonucu olarak ele aldım: Zehir Kerameti: Bu, Dede'nin Eline, Diline, Beline sahip olmasından kaynaklanan ruhsal saflığın, fiziki maddeyi alt etme gücüdür. Kalbi temiz olanın, zehrin kirini reddetmesidir. Palamutların Işığı: Bu, Dede'nin Kur'an'ın batıni ilmini özümsemesinin ve nur yüzünün enerjiye dönüşerek, tefekkür ettiği doğayı aydınlatmasıdır. Benim için Dede, sadece bir ermiş değil, insanlık potansiyelinin ne kadar yükselebileceğinin yaşayan bir kanıtıydı. O, Kâmil İnsan olmayı, en zorlu sınavlarla kazanmıştı. Curanın Devam Eden Nefesi Aziz Dede'nin üç telli curası susmuş olsa da, onun nefesi binlerce gencin kalbinde yaşamaya devam ediyor. Romanda yer verdiğim yeni neslin arayışı, aslında benim de modern dünyada anlam ve dürüstlük arayışımın bir yansımasıdır. Bu kitap, okuyucuya bir çağrıdır: Kendi içindeki curanın tellerini germeye ve Hak Nefesini üflemeye davettir. Dede'nin bize bıraktığı en büyük miras, dışarıdan beklenen mucizeler değil, kendi içimizdeki nuru bulma sorumluluğudur. Ben, Hüseyin Turhal, sadece bu hikâyeyi yazan el değil, aynı zamanda o ışığın izini süren bir talibim. Umarım bu eser, size de yolda rehber olur ve kendi nur yüzünüzü keşfetmenize vesile olur.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.