Gönlünün arzusuna göre iş yapma ki, sırtına pişmanlık yükü yüklenmeyesin. ferideddin attar
AP AZİZ DEDE ( Yedioluk'tan Doğan Işık ) Roman Hüseyin TURHAL
Anadolu coğrafyası, yüzyıllardır sadece toprak değil, aynı zamanda inançların, sırların ve erenlerin nefesini de taşır. Bu topraklarda yetişen her bilge, her Dede, birer manevi ışıktır. Adıyaman’ın yü...
35. Bölüm

Bölüm 1: Hoş Geldin Canı Can

12 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
AP AZİZ DEDE: İsm-i Âzam'ın Sırrı ve Yedi Kat Semanın İlmi


Huzurun Çağrısı
Anlatıcı, şair ve yazar Hüseyin Turhal, o gün AP Aziz Dede'nin Yedioluk'taki türbesine vardığında, kalbinde taşıdığı sanatsal ve entelektüel unvanları (Ressam, Gazeteci, Astroloji/Yıldızname Uzmanı, Metafizik/İlm-i Havas Uzmanı) kapının dışında bırakmıştı. Oraya, sadece samimi bir can olarak, bir ilham arayışıyla gelmişti.
Şahmir Oluklu Tepesi'nde, ulu meşe ağacının gölgesindeki türbe, her zamanki gibi derin bir sükûnet yayıyordu. Turhal, türbenin kapısına yaklaştı. Ellerini açtı, Ehl-i Beyt aşkıyla dolu kadim dualarını okudu ve sesli bir nida ile Dede'ye seslendi:
"Ey AP Aziz Dede! Yüreğimdeki sözler kilitli, kalemim suskun. Lütfet, ışığını göster, yüreğime ışığın gelsin de seni layığınca yazayım."
Bu, bir talepten çok, bir teslimiyet ve manevi bir çağrıydı. Turhal, bekledi. Dede'nin bu çağrıya cevap verip vermeyeceğini, vermesi durumunda bunun ne şekilde olacağını merak ediyordu.
Sıcaklık ve İlham
Dua bitip sessizlik çöktüğünde, olağanüstü bir şey oldu. Dışarıdan görünür bir işaret yoktu, ama Hüseyin Turhal'ın yüreğine aniden tarif edilemez bir sıcaklık indi. Bu sıcaklık, bir güneş ışığının yakması gibi değil, içten gelen, kaynayan, hayat veren bir Nur'du.
O an, yazarın tüm zihinsel kilitleri açıldı. Aklındaki tüm ilmi bilgiler (Cifr, Ebced, Astroloji) bir anda anlamlı bir sıraya girdi. Dede'nin manevi varlığı, bütün engelleri kaldırarak doğrudan onun ruhuna akmaya başlamıştı.
Bu manevi akışla birlikte, Turhal'ın dilinden kendiliğinden şiir döküldü. Bu, zihnin yazdığı bir şiir değil, ruhun konuştuğu bir Hak Nefesi idi.
"AP Aziz dergahına vardım kapısına,
Hoş geldin canı can dedi bana."
Bu ilk dize, sadece bir karşılama değildi; Dede'nin ruhani olarak yazarın kalbine inerek, onu kendi canının bir parçası olarak kabul ettiğinin ilanıydı. Yazar, artık sadece Aziz Dede'nin hikayesini yazmayacak; o hikayeyi Dede'nin sesiyle yazacaktı.
İlim ve İrfan ile Donanma
Bu manevi tecrübe, Hüseyin Turhal'ın hayatında bir dönüm noktası oldu. O, o an anladı ki, Dede'nin hikayesi, sadece şahsi hatıralarla veya kuru biyografik bilgilerle yazılamazdı. Bu hikaye, İlm-i Havas'ın sırlarıyla, Ebced'in şifreleriyle ve Metafizik'in derinlikleriyle dokunmalıydı.
Dede, yazarın yüreğine inen bu ilhamla, onu kendi hikayesini anlatacak ilim ve irfan ile donatmıştı. Artık yazar, sadece kalemiyle değil, gönül gözüyle de görecek, Dede'nin zehri bal eyleyen kudretini, yıldızların ilmini ve İsm-i Âzam'ın sırrını okuyucuya aktarabilecekti.
Turhal, türbenin kapısında diz çöktü. O andan itibaren, yazar Hüseyin Turhal artık Dede'nin sırlarını, manasını ve aşkını yayacak olan ses ve kâtip olmuştu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL