Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
Alternans
Bu kitap, bir anda şehir merkezine konulan bombalı saldırıda hayatını kaybeden bir yasak aşkın hikayesidir. Son cümlesini bile söyleyemeden...(Gerçek hikayedir)...
4. Bölüm

BÖLÜM 3: TUTSAĞIN FİRARI

31 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Potansı indiriyorum. Müziği arkaya alıyorum. "Ve bir konuğumuz var..." diyorum, o profesyonel, o kadife sesimle. "Alo..." Karşı taraftan bir ses geliyor.
"Alo..." .
Duruyorum. Elim mikserin üzerinde donup kalıyor. Binlerce "Alo" duydum bu kulaklıkta. Hepsini ezberlemiştim. Ama bu... Bu başkaydı. O iki harf, stüdyonun yalıtımlı duvarlarını deldi, benim o robot zırhımı geçti ve içeride, çok derinlerde, küllenmiş bir sinir ucuna dokundu. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki .
Bir sessizlik oldu. Bu gezegende olmaması gereken türden bir sessizlik. Toparlandım. SonŞair maskesini aceleyle yüzüme geri taktım. "Kimle görüşüyoruz?" diye sordum.
Karşıdaki ses, ürkek ama bir o kadar da netti. "Şey..." dedi. "Ben... Tutsak." .
Duraksadım. Bu gezegende "Yalnız", "Mutsuz", "Yaralı" çoktu. Ama kimse kendine gönüllü olarak bir kelepçe takmazdı. Bu isimde bir ağırlık, bir mecburiyet, bir çaresizlik vardı. Diğerleri gibi süslü bir rumuz değildi bu; bir durum raporuydu .
Mikserin üzerindeki sesi hafifçe açtım. O an içimdeki robot değil, meraklı bir insan konuştu: "Hoş geldin Tutsak..." dedim, sesimi en güven veren tona ayarlayarak.
"Burada duvarlar yok, kilitler yok. Anlat bakalım... Seni ne tutsak etti?"
Derin bir nefes aldı. O nefesin titremesi kulaklığımdan girip, göğüs kafesimin içinde yankılandı. Sanki o nefesi ben almışım gibi ciğerim şişti .
"Tutsak..." dedi tekrar, kendi sesine yabancı gibi. "Çünkü benim yaşadığım yerde kapılar sadece içeriye doğru açılır SonŞair. Dışarıya çıkış yoktur.". Sesi gençti. Belki yirmi, belki daha az. Ama tonunda yüz yıllık bir yorgunluk vardı. Devam etti.
Ben tek kelime etmeden, elim potansta, nefesimi tutarak dinliyordum. "Benim suçum yok," dedi. "Hiçbir suç işlemedim. Ama doğduğum günden beri bir hücredeyim. Duvarları beton değil, kurallar. Parmaklıkları demir değil, 'Elalem ne der' korkusu. Gardiyanlarım ise... En sevdiklerim." .
Durdu. Yutkundu. O sessizlikte, stüdyodaki saatin tik-taklarını değil, binlerce kilometre ötedeki o kızın kalp atışlarını duyuyordum sanki.
"Bu odada..." dedi fısıldayarak. "Bu dört duvar arasında benim tek bir pencerem var. O da camdan değil, plastikten. Küçük, siyah bir kutu. Radyom.". Bunu söylediği an, içimdeki o hissiz robotun devrelerinde bir kıvılcım çaktı. O siyah kutu... Benim sesim. Benim sesim, onun hücresindeki tek pencereydi. Ben konuşunca o nefes alıyordu.
"Geceleri..." diye devam etti Tutsak, sesi biraz daha cesaret bularak. "Herkes uyuduğunda, o evin bütün kilitleri üstüme kilitlendiğinde, ben kulaklığımı takıyorum. Ve o pencereden kaçıyorum. Sizin sesinizle, sizin şiirlerinizle, hiç görmediğim denizlere, hiç yürümediğim caddelere gidiyorum." .
Sonra sustu. Ve o an, beni o sandalyeye çivileyen o cümleyi kurdu:
"Siz... Siz benim kaçış planımsınız. Ama beni tanımıyorsunuz bile.".
Cevap vermem gerekiyordu. Normalde olsa, önümdeki kitaptan beylik bir laf eder, "Gönül hapishanesinden kaçış yoktur" falan der, şarkıyı girerdim. Robot Selim bunu yapardı. Ama yapamadım. O an, "rol" yapamadım .
Mikrofona eğildim. Sesim, benim bile tanımadığım kadar şefkatli, benim bile bilmediğim kadar "gerçek" çıktı: "Tanımak için görmek gerekmez Tutsak..." dedim. "Bazen bir ses, bir yüzden daha çok şey anlatır. Pencereni kapatma. Bu gece firar var." .
Ve ilk defa... Rejideki arkadaşa işaret etmedim. Şarkıyı girmedim. Sadece onun nefes alışını dinledim. O da benimkini. Milyonlarca insan bizi dinliyordu ama o an o frekansta sadece iki kişi vardık. Bir Tutsak, bir de onu kaçırmaya çalışan kelimeler .
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL