Ezgi, yakın arkadaşının ölümünü araştırmak için Fransa'dan Türkiye'ye gelir. Ölümünün gizemli perdesine ulaştıklarını zannederken olaylar daha da karmaşık bir hal alır....
Kitap sayfalarının çevrilirken ki verdiği hissiyat, sehpanın üzerinde yudumlanmayı bekleyen kahvenin kokusu ve şömineden gelen çıtırtı sesleri... Dışarıdan gelen yağmur sesiyle harmanlanan ortam Ezgi için çok huzur vericiydi. Öyle ki bu an hiç bitmesindi. Dünya tam o zamanda durabilirdi. Dışarıda kalan stres, yoğun tempoyu unutturacak hazdaydı. Ezgi, bej renginde ki sehpanın üzerinden kahvesini alıp yudumladı. Gözlerini kapattı ve derin bir iç çekti. "İç huzur." diye mırıldandı. Bu anda kalmak için her şeyini verirdi fakat telefon bildirim sesleri buna daha fazla izin vermedi. Ezgi, kahvesini sehpasına bırakıp telefonunu eline aldı. "İşte öğle molam bitti." dedi. Ayağa kalkıp salondan çıktı ve kısa bir koridor yürüyerek odasına girdi. Çalışma masasına oturdu ve bilgisayarını açtı. Program üzerinden toplantı görüşmesine bağlandı. Kamerasını hemen açmadan önce saçını düzeltti ve boğazını temizledi. Artık hazırdı. Kamerasını ve mikrofonunu açtı. "Merhaba herkese." Dedi.
"Merhaba Ezgi, öğle molan nasıldı?" Diye sordu müdürü. "Dinlenebildim, teşekkür ederim." Diye cevap verdi Ezgi. "O halde, kaldığımız yerden devam edelim." Diye komut verdi müdürü. Ezgi, çalıştıkları proje üzerinden gayet profesyonel şekilde bir sunumunu yapmaya başladı. Toplantı da olan herkes memnuniyetle Ezgi'yi dinliyordu. Konuyu ele alış biçimi ve sunumuna kadar her şey mükemmeldi. Kariyerinde onu önemli noktalara taşımasında yardım edecek bir sunum yapıyordu. Toplantı esnasında sessizde olan telefonu titremeye başladı. Ezgi aldırış etmeden devam etti. Fakat ısrarla telefonu çalmaya devam ediyordu. Ezgi göz ucuyla kimin aradığına baktı. Arayan kişi kayıtlı değildi. Su içip boğaz temizleme bahanesiyle telefonunu tamamen kapattı. Ancak merak etmişti, yabancı bir numara neden ısrarla arasın ki?
Ezgi dikkatini dağıtmamak için kendini sunumuna verdi. Soğukkanlı bir şekilde sunumunu tamamlamayı başardı. Aradan neredeyse kırk dakika geçmişti. Müdürü kısa bir alkış tuttu kameranın ardından.
"Harika bir sunumdu Ezgi! Ağzına ve emeğine sağlık. Ekibimle sunumunu değerlendirmeye alıp sana geri dönüş yapacağız. Fikirlerin ve girişimci kişiliğini hep takdir etmişimdir, ama bugün bir başkaydın! Yarın görüşmek üzere!" Dedi.
Ezgi kendini kocaman gülümsemekten alıkoyamadı. "Teşekkür ederim Koray Bey! Yarın görüşmek üzere." Deyip görüşmeyi sonlandırdılar. Ezgi çok mutluydu. Çünkü sunumu neredeyse herkes tarafından beğenilmişti ve kariyerinde çok önemli bir adım atmıştı. Yarını sabırsızlıkla bekleyebilirdi ama önce ayağa kalkıp hareket etmeliydi. Odasından çıkıp salona geri döndü ve kahvesine göz ucuyla baktı. "Yazık oldu." dedi. Kahvesini alıp mutfağa gitti ve yenisini demlemeye başladı. O sırada aklına toplantı esnasında onu ısrarla arayan yabancı geldi. Kahvesi demlenirken cebinden telefonunu çıkardı ve açtı. Açtıktan bir kaç dakika sonra aynı numara tekrar aradı. Ezgi merakla tek kaşını kaldırdı ve telefonu açıp kulağına götürdü. Arayan kişi bir erkekti.
"Alo, Ezgi sen misin?" Dedi endişeli bir sesle. "Evet, benim." Diye cevap verdi Ezgi. Ne geleceğini çok merak etmişti. Fakat merak etmek onun yıkılmasına sebep olacaktı ve henüz bilmiyordu.
"Ben Poyraz. Parla'nın kardeşiyim." Dedi titrek bir sesle. Ezgi, Poyraz'ı hatırlayınca kocaman gülümsedi. "Aaa, Poyraz nasılsın? Ne yapıyorsun?" Diye sordu. Poyraz bir kaç saniye cevapsız kaldı. Bu cevapsızlığı kasvetliydi. Kötü bir şeylerin habercisiydi fakat Ezgi öyle düşünmüyordu. "Ezgi." Dedi tok bir sesle. Zorlama ile konuşuyor gibiydi. Bir kaç saniye daha sessizliğin ardından Poyraz bunu bozdu. "Sana bir şey söylemem gerek. Fakat çok zor çünkü kabullenemiyorum. Türkiye'ye döner misin?" Dedi. Ağlamamak için kendini sıkıyordu. Ezgi artık bir şeylerin ters gittiğini anladı ve ciddileşti. Bu işte kötü bir şeyler vardı.
"Türkiye'ye gelmek gibi bir planım tabi ki de var. Ama sesin iyi gelmiyor. Ne oldu? Anlat bana. Parla'nın haberi var mı?" Dedi endişeyle. Telefonun ucundan Poyraz'ın yutkunma sesi geliyordu, aynı zamanda burun çekişleri çok netti. "Ablam yok." Dedi anlaşılması güç bir sesle. Ezgi'nin içi sıkışmaya başlamıştı. Neler dönüyordu böyle? Çok kötü bir haber almaktan korkuyordu ve duymak bile istemiyordu belki de. "Ablam.." Dedi ve sık nefes alışverişleriyle beraber hıçkırık sesleri yükselmeye başladı. "Öldü!" Dedi. O an zaman durmuştu. Ezgi duyduğunun anlamını idrak etmekte zorlanırken Poyraz bağırarak ağlamaya başladı. "Ablamı öldürdüler!" Diye haykırdı, feryat içinde. Ezgi'nin ise kelimeler boğazında düğümlendi. Zar zor "Nasıl?" diye fısıldamaktan başka bir şey söyleyemedi. Bakışları dondu. Parla çok yakın bir arkadaşıydı ve sadece daha dün konuşmuşlardı! Bu nasıl olabilirdi? Olduğu yerde yavaş yavaş yere çöktü. Gözünden yaşlar damlamaya başladı. Dışarıda yağan yağmurun sesine eşlik ediyordu gözünden akanlar. Telefondan Poyraz'ın ağlama sesleri devam ediyordu. "Kıydılar ona! Nasıl kıyarlar!" Diye sayıklıyordu. Ezgi ayağa kalktı, ne olduğunu bilmiyordu. Ama öğrenecekti. Ne pahasına olursa olsun. "Öğreneceğiz Poyraz, En yakın zamanda Türkiye'ye geliyorum." Dedi.
Ezgi'nin o an ne kariyeri, ne bursu, ne de hayatı kalmıştı. Sonuna kadar neler olup bittiğini araştırıp suçlulara cezasını çektirecekti. "Geliyorum Parla, sırdaşım..." Dedi ve gözünden damlalar akmaya devam etti. Evinin kapısına çıktı ve sık yağan yağmurun altına girdi. Islanmak umurunda değildi. Sadece yürüdü. Yağmurun sesiyle, nereye gittiğini bilmeden.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.