Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Abuzer ve İmitasyon Hazine (Roman) Hüseyin TURHAL
Adıyaman’ın tozlu yollarında başlayan bir saflık hikâyesi... ve uluslararası bir dolandırıcılık labirenti. Abuzer, hayatı traktörü, tarlası ve hayvanlarından ibaret, kalbi temiz bir köylü vatandaştı....
12. Bölüm

Bölüm 8: Haritanın Sırrı (Tuzak İçinde Tuzak)

8 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Abuzer ve İmitasyon Hazine
Bölüm 8: Haritanın Sırrı (Tuzak İçinde Tuzak)
Emniyet Müdürü Tayfun, Şevket'in sadece bir dolandırıcı değil, aynı zamanda titiz bir planlayıcı olduğunu biliyordu. Şevket, her zaman bir yedek plan, bir kaçış yolu ya da bir geri dönüş sinyali bırakırdı. "Çiçek Açan Taşlar" ve tarlanın tuhaf coğrafi konumu, Tayfun'a Şevket'in tarlada başka bir şey daha saklamış olabileceğini düşündürdü.
Tayfun, Komiser Murat ve iki uzman teknik ekibi yanına alarak Abuzer’in köyüne, tarlaya geri döndü. Bu kez yanlarında sadece kazma kürek değil, metal dedektörleri ve yer altı görüntüleme cihazları vardı.
Abuzer, tarlasında polisle birlikte olmakta rahatsızdı ama adaletin peşinde koşan bu ciddi adamlara güveniyordu.
"Tam olarak heykelleri nerede buldunuz, Abuzer Bey?" diye sordu Tayfun.
Abuzer, meşe ağacının hemen dibindeki noktayı gösterdi. Teknik ekip, heykellerin çıkarıldığı alanda derinlemesine bir tarama başlattı. İlk taramalar normaldi, sadece yüzeyin hemen altında gömülü birkaç taş ve metal parçası tespit edildi.
Tayfun, gözlerini Abuzer’in heykel kutusunu ilk bulduğu noktaya dikti. "Şevket, kurnaz bir tilki. Bir sahtekârın izini, bir diğer sahtekârın izinin hemen yanında bırakmaz."
Tayfun, meşe ağacının gövdesine yaklaştı. Abuzer’in bahsettiği "Çiçek Açan Taşlar"ın olduğu bölgeye doğru, heykellerin bulunduğu yerden yaklaşık üç metre uzağa gitmeleri talimatını verdi.
Yeni bölgede yapılan tarama, cihazların çıldırmasına neden oldu. Yüzeyin sadece 50 santim altında, küçük, plastik bir kutu gömülüydü.
Kazı ekibi kutuyu dikkatlice çıkardı. Kutu, su geçirmez bir malzemeden yapılmıştı. Tayfun, eldivenlerini takarak kutuyu açtı. İçinde nemden korunmuş iki eşya vardı:
Kriptolu Bir Uydu Telefonu: Piyasadaki en pahalı ve takip edilmesi en zor olan şifreli iletişim cihazlarından biriydi.
Boş Bir Sim Kart Paketi: Sim kartın telefonda olmadığı anlaşılıyordu.
"İşte aradığımız şey buydu," dedi Tayfun, yüzünde hafif bir tebessümle. "Şevket'in B planı."
Komiser Murat, telefonu inceledi. "Müdürüm, bu telefon Şevket'in kimseye ulaşılmasını istemediği, sadece kendisinin bildiği kişileri araması için kullandığı bir iletişim merkezi. Ama neden sim kartı yanında değil?"
Tayfun, parmaklarını kutunun boş sim kart yuvasına dokundurdu. "Çünkü Şevket, bu telefonu aktif olarak kullanmıyordu. Bu, onun geri dönüşü için bıraktığı bir iletişim noktasıydı. O, Abuzer'den aldığı parayla ilk işlerini halletti, şimdi büyük vurgun için Adıyaman’a geri dönme planı yapıyordu."
Teknik ekip, telefondaki verileri kurtarmaya başladı. Telefon hafızasında sadece tek bir numara kayıtlıydı, hem de şifreli bir kodla. Ancak telefonun son aktivasyon tarihi, Şevket'in Abuzer'den parayı aldığı günden yaklaşık bir ay sonrasıydı.
"Bu telefon bir ay önce kısa bir süreliğine açılmış," dedi Murat. "Ve tek bir kısa mesaj gönderilmiş."
Mesaj, tamamen anlamsız, rastgele harflerden oluşan bir dizeydi. Tayfun, mesajı not aldı. Bu, 'Işık Düşerleri' şebekesinin üyeleri arasında kullanılan bir şifreleme anahtarı olmalıydı.
Tayfun, tarladaki kazıyı durdurdu. "Artık bu tarlada daha fazla zaman kaybetmeyeceğiz. Bize lazım olan her şeyi bulduk: Şevket'in gizli iletişim kanalı ve geri dönüş sinyali."
Emniyet Müdürlüğü’ne geri döndüklerinde, Tayfun mesajın şifresini çözmek için kriptoloji uzmanlarını görevlendirdi. Aynı zamanda, Şevket’in Viyana’daki iş ortağı Viktor Krumov’a gönderilen paranın, aslında Krumov’un Şevket’e Adıyaman'a döneceği zaman için hazırladığı bir "kargo" için avans olduğunu tespit ettiler.
Tayfun, masaya eğildi. "Şevket, Abuzer’den aldığı parayı, tarlada 'bulduğu' heykellerden bile daha değerli bir sahte eseri, Adıyaman'a getirtmek için kullandı. Abuzer’in tarlası, sadece bir tiyatro sahnesiydi. Asıl büyük soygun, şimdi başlayacaktı."
Tayfun, Abuzer’e dönerek, "O Şevket, parayı alıp gitmedi. Geri dönecek. Ve biz onu tarlasına kurduğu tuzağın içine düşüreceğiz," dedi kararlılıkla.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL