“Beni sev” demedim ki hiç…
Sevdim tutup elinden bir gizemli filin;
Gözüm açýk, kanatlý rüyalar edindim gündüzüme.
Þafaðý beklemeden doðurdu gecelerim güneþi.
Dolunay cimriydi ayaz karanlýða,
Dalgalar cömert.
Ak köpüklü kýrbaçlar dövmekte düþlerimi.
Yazýk!
Çöl, seyyahlarýyla denizde alabora…
Seraplar geçidinde bir vaha ki;
Paramparça…
Venüs, çekerken küreðini sandalýn,
Güneþ, kendi karasýný fýrçalýyor tuvale.
Doðumla ölüm arasý böyle mi ki?
Hayat ne acý…
Öyleyse Aðrý zirvesinde olmalýydýk þu an;
Efsane kýrýntýlarýný hoyratça içip
Deli naralar atmalýydýk bana.
-Arada biraz da sana-
Güneþ, ay, Venüs…
Hepsi de oynak, seyyare çalgýcý.
Kimi umuda üflüyor,
Kimi dokunuyor geleceðin tellerine.
Davulu takan belli de
Tokmak kimin elinde kim bilir?
Çalmadan duramýyorlar vesselam.
Al birini, eþitle diðerine!
Canýn bir cezve kahve mi çekti?
-Kokusu doldu bile burnuma-
Bak sonsuz karanlýða,
Tut kulpundan cezvenin;
Kutup yýldýzý çeksin seni kendine,
Yürüyelim ilden ile,
Balýkçý izleyelim sessizce.
“Derya kuzusu” derler ya,
Belki de ondan balýðýn uysallýðý.
Doðrusu ihanetine hiç rastlamadým.
Onlar aðzýný gönüllü açar oltaya…
Balýkçý mý?
Ne desem ki?
Geçimi balýk üzerine…