kalbi vardý efendim benim de vardý
boyuna kalbinden bir parçaydý herkes
ben de bir parça mýydým? bilemiyorum
ve nasýl gidilirdi? ve kaç kiþilikti?
ve kimse bilmezdi ben de bilmiyorum.
iþte þimdi oyunlarýn sýðmadýðý tuhaflýkta
bir eflatun sokaðýn kokusunu taþýyor buralar
bütün bilyeler süssüz, basit, sýradan
bütün þüphelerde olaðan bir karanlýk var
çay içtiðimiz kadýnlar ýslak ve ilgisiz
yenidünya aðaçlarýný gösteriyorlar bana
söylemeden etmeyelim, etmeyeyim ben de
gemiler ve o ulu sallar hâlâ denizde
yüzlerinde yaralý bir ölümü taþýyarak
bir çiçeðin üþümesine geçiyorlar
bir yýlana usulca yanaþýp geçiyorlar
diyelim kafiyelerden düþüyoruz birlikte
þiirlerin içini açýp kurcalýyoruz.
bu yol hep ayný türkiye’ye çýkýyor
hiç durmadan koþan derviþ. ve aslýnda
bir derviþ ne kadar derviþtir bilinmez
bir emir kansýzsa eðer o bir emir sayýlmaz
martýlar ah evet martýlar diyor birileri
martýlar simit deðil et sever efendim
ya baþtan aþaðý çocuktu’lardan olan biri
yani on dört yaþýnda vurulan biri ne sever?
bir limonu yeþilken hiç görmüþ müdür?
bu cumhuriyet o eski ’yaþasýn cumhuriyet’ midir?
iþte her þey buraya kadar efendim
kurþunlarý çýkartýp yerine güller mi takacak herkes?
ki o biri güldüðünde
-yani on dört yaþýnda güldüðünde biri-
bütün buðdaylar bir ekmeði düþlüyordu
yoksa niye yaþasýn? yaþamasýn cumhuriyet!
Irmak - Mart / 2014