Evvel zaman içindeydi eskiden, çok çok eskiden
inciler dizerdi bulutlar gök kuþaðýndan taç yaptýðý saçlarýmýza…
Üþürken gülen çakýr ela zeytin gözlerimizin
yüzümüzde gezinen çocuksu sevinci
masum bakýþlarýmýzda umuda süzülüþün izleriydi
umutluyduk biz
Yoksulluða nazire kýrkyama urbalarýmýz sarardý
ürkek çelimsiz bedenlerimizi ana sýcaklýðýyla
huzurluyduk biz
Oyunlarýmýz vardý elbet bizim de
çýplak ellerimizi neþeyle çýrptýðýmýzda
arap kýzlarýnýn kiremit çatýlý huzur kokulu evlerimizin camlarýna koþtuðu
lastik pabuçlarýmýzýn içerisinde
titrek ayaklarýmýzýn seke seke ýsýndýðý oyunlarýmýz
sevinçle coþar, gamzelerimize konardý serçe yüreklerimiz
mutluyduk biz
çok mutluyduk…
Sürüklenmeseydi umut bugünün karanlýk sularýnda
masallar kalacaktý yalansýz deniz bakan esmer çocuklara...