tarifi gayr-ý kâbil gözlerinde yine o limon küfü keder sen sustukça ben sustukça yosun tutar kelimeler
böyle kederli akþam saatlerinde yüzümü ne yana çevirsem nereye baksam avutacak söz bulamam derin hasretlere teþne melâli benim de içimde birikmiþtir sen benim en uzak ülkemsin hali
yýl bindokuzyüzonyedi…
kar geceden apansýz boyamýþtýr o elimden ne gelir halini Ýstanbul’un beyaz ve sessiz bir boðaziçi sabahýdýr
boðaz dediðin buzlu akan bir nehir anne nefesinin anca ýsýtabildiði derin bebek uykularýndadýr þehir
gaz yok tuz yok bez yok yokluklar uyurken nicedir alýþýldýk uykusunu
vicdan-ý insan olan bu aralar illa ki meþk olsun diye aðýr yaralý aþklarýný anlatmak zorunda bile deðildir
bütün sevdalara dair sözlerini ertelemelidir
yýl, halâ bindokuzyüzonyedi
yârdan yârenden bi haber kýrlardan kýrlangýçlardan uzak içine kapanmýþ bir ortaçað þehriyim kuþatma altýnda geçiyor günlerim
bir daha dönüp bakmak hevesiyle ne gönül köþklerim kaldý bu þehirde ne Yerebatan Saraylarým
alfabede sýðýnacak bir yer arayan bir Ý harfi kadar yalnýzým mahçup ve ürkek ikimizin de üstünde bir aþaðýlanmýþlýk bir sövülmüþlük hali
bir Ý stanbul bir de ben
içimize içimize sönmüþüz kendi içimizden üþümüþüz
esaretin o tedirgin ve bezgin kuþ kanadý akþamlarýnda uzaklardan bir yerlerden seslenen kederli tanbur çoktandýr kaybettiði asude günlerini arýyor hep o kahýrlý þarkýnýn feryatgâr nakaratýnda elleri titreyen kararsýz sazendenin mýzrabýndan þikayetler ediyor
sebebini bilemediði tarifsiz kederlerde takýlmýþ kalmýþ taþ kalpli bir plakta dönerken o hüzzam beste kurtaramýyor bir türlü aðýr yaralý yüreðini bir daha bir daha kanatan gramofonun zahirli iðnesinden
yýl, bindokuzyüzkýrkdört
yine mi savaþ yine mi acý onca ayrýlýk varken
Lilian adýnda o yalancý keman yapmacýk hatýralar çalýyor her gece Krapen’ in aynadan aynaya duvarlarýnda ben bütün zamanlarýn ve acýlarýn savaþ zengini rütbeleri sökülmüþ tekmil aþklardan yenik paþazade düþkünü
Pera’yý boydan boya Ýstiklal caddesine doðru þu sefil suretimin peþinden serseri bir rüzgar gibi sürüklerken alkol duvarlarýna çarpa çarpa kaçamadým ya ben de her türlü esaretin yasaklý sokaklarýndan mazi denen o hicranlý þarkýnýn kýrýk dökük gamlarýna
ne yapsam ne etsem avutamýyor hiç bir keder bükmüþ boyuncuðunu kýrlangýç sesli kýrlangýç bakýþlý bir kýz çocuðu gibi Ýstanbul karþýmda aðlarken
ah hep o sinsi zamanlarda akrep sokulurken yelkovana karlý kýþlý mazilerimden ne bir ses ne bir nefes dönüyor hatýralarýn üçü beþi bir tek dönemiyor yar…
teselliye muhtaç ruhum her sabah alkol koðuþlarýnda açýyor gözlerini hüznünü naðmelere sardýk dün akþam lakin durmuyor kanaman, derken çaresiz gözlerini alýp kaçýyor doktor önlüklü bir gazelhan
yine en dibine vurduðum o derbeder saatlerde uzak ve cýzýrtýlý bir radyo istasyonu bulmuþ getirmiþ verem rengi hatýralarýmý Moskova radyosunda yorgun ve kalabalýk Kýzýl ordu korosunu
ah dedim… ah kötü kader en uzanamadýðým yerlerime vuruyor hançerlerini þu âhir ömrümde tek bir aþka yenilecekmiþim meðer bu da bana tersinden yazýlmýþ eski yazý kader
avunmak gayr-ý kâbil piþmanlýk dediðin boþ bir kanarya kafesi birkaç nefes çekilip atýlmýþ ahlar yerlerde beddua izmaritleri
ne çok aný biriktirmiþiz köleleriyle gömülen firavunlar misali hatýra dediðin buz tutmuþ bir aynanýn içinde donmak gibi
ne çok aðýr biriken kahýr bir unutup bir unutuldukça ruh önce bu haline þaþýyor
þüpheli alacaklar defterine düþtükçe tek kalemde ömür ne aldýðýný ne verdiðini doðru yazamýyor nihayet ömür dediðin uzun süren bir takastan ibaret
yýl hâlâ bindokuzyüzondört
bütün rütbelerim söküldü ya yenile yenile bütün aþklardan yüz yýl sürecek bir sürgünmüþ meðer hüzünlü bir ömrün mahþeri tahta merdivenlerde gittikçe uzaklaþan beyhude geçmiþ bir hayatýn ayak sesleri
kesirli sayýlara bakar gibi bakmayýn yüzüme hayatýn çizgilerine basmadan geçemedim ya ben hiç bir oyunda
yýl artýk neyse ne
oyun bitti
yandým ben…
Sosyal Medyada Paylaşın:
erolgürcan. Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.