ATLASTAKİ DENİZDEN SU İÇEN MARTI
Sen;
Þiirlerimde mukim kadýn,
Bir Mevlevi gibi dönüyor sana beyin hücrelerim.
Bir tamburun en uç telinde aldý gusüllünü bu türkü,
Sana yandý,
Sana okundu,
Ak pak yýkandý,
Zerresinde kir yok,
Ve DNA’sý gününden þerefli.
Kimya nostaljisi deðil bu,
Umumi bir acýdýr ifþasý bugün.
Otur dizlerim dibine,
Acýmýn biricik kardeþi.
Yardýmcý bilimlere sor,
Kaðýttan gemileri anlatsýn,
Her yaðmurda alabora bir hüzün,
Nasýlda devrilirdi yüzüm, gözüm, s/özüm.
Ve
Martýlar,
Taziye çadýrýnda ne aðlardý…
Sen;
Þiirlerimde mukim kadýn,
Bak,
Annem elin oðlunu anlatýyor bana.
Emir kipiyle akýyor göz yaþlarým.
Bir asker kadar sadýk.
Ve neþter,
Hiç bu kadar sevmemiþti yarayý.
B/aksana,
Vit/amin haplarý da fayda etmiyor.
Gel sana kanattýðýn yaralarýmýn koleksiyonunu göstereyim.
Kabuk tutmuþ yaralarýn kardeþliðini,
Che kadar cesur.
“Yumruðu memleket kadar büyük.”
Vursa masaya,
Belki Antep kurtulacak.
Rasyonel kabadayý.
Beni sorarsan,
Ben þiirbaz,
Elimi çuvala atsam,
Ne küfürler akacak þiirden.
Köprü altýnda büyüyen cümlelerim
Nasýlda þirk koþar destanýna.
Yani ben,
Hünersiz adam,
Hala vita yað kutusunda sarmaþýk ehlileþtiririm,
Allahýn göðüne.
Ya varýr.
Ya varmaz
Gökkuþaðýndan ödünç aldýðým bir renk
Ve
Aðzýmda sigara gibi yanan birkaç sözcükle,
Sana geldim.
“Hiç þüphesiz o renk siy/ahtý, belki gözlerini anýmsamaktý.”
Nöbetçi_Piyanist
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.