Bir adam,
yaþlý ve yalnýz...
Bütün sevdiklerini elinden alan
acýmasýz yýllardan
elinde kalan
sadece eski bir keman...
Ve her gün, akþama doðru
oturup açýk penceresinin önünde,
fersiz gözleri
ufukta, belirsiz bir noktaya dalarak
titreyen elleriyle
hüznünü paylaþýyor,
kemaný telleriyle...
Bir aðaç,
o da yaþlý ve yalnýz...
O da býkmýþ gibi yaþadýðý yýllardan,
güçsüz dallarý yorgun ve yýlgýn
her yýl yapraklarýný döken
hazan rüzgârlarýndan...
Bir çocuk,
hem yetim, hem öksüz...
Her paydos vakti, çýktýðýnda
boðaz tokluðuna çalýþtýðý tamirhaneden
bu aðacýn altýna oturur,
sebebini bilmeden,
düþünmeden...
Daha, bu küçücük yaþta
hem o masum yüzü,
hem minik yüreðindeki yaþama ümidi solmuþ,
ellerindeki çatlaklara, siyah motor yaðlarý dolmuþ,
sýrtýný dayayýp o aðaca
ve kapatýp gözlerini
bu keman sesini dinliyor,
belli, o hüzünlü seste
kendinden bir þeyler buluyor.
Sonra, uzatýp öne doðru
iki incecik ve çelimsiz bileði
avuçlarýný açýp bir dua ediyor,
kim bilir, nedir dileði...
Ve bir akþam,
puslu bir gökyüzü,
hava,sanki uðursuzluk kokuyor,
çocuk yine aðacýn altýnda
ve gözleri,
can havliyle dala tutunup kalmýþ tek yaprakta,
keman, bu akþam nedense kesik kesik çalýyor...
Sonra meþ’um bir esinti,
ürperdi sanki her þey,
yaprak düþtü,
keman sustu
ve bir bulut aðladý
týpký o çocuk gibi...
Sonra hep sessiz ve yalnýz kaldý
aðacýn dibi...
Ünal Beþkese
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.