Uzayan bir iniltiydi zamanýn kuyusundan çektiðim nasip.
Sarýþýn bir i mgeye hasret þiirler gibi bekledim.
Gölgesi aslýndan mahzun,
Gözleri aynalar içinde yitik.
Sýrça sözler yýðmýþým bir kenara
Kitaplar dolusu.
Sancýsý çekilmemiþ aþklar yalandýr
Belki bundan sebep sahici bir acý aramýþlýðým.
Yabancýlaþmýþ eþyalarýn içinde “kimesne “ bilmez hal içindeyim.
Üzgün sularýn sapaðýnda bir kurak gönül.
Tarla kuþlarýyla söyleþen baþaklar nakleder rüzgârýn çýðlýðýný,
Minör eþiðinde es vermiþ çýðýrtkanlýk da nedir dersen,
Gel, bir gece vakti kapým önüne, dinle anlarsýn.
Yoðalmýþ aþk eskimez her halde
Öptüðün kesiklerden sýzsaydý kaným…
Saçlarýna ördüðüm sýrlar çözülür belki bir gün
Ýpince bir el gezinir dudaklarýnda.
Burkulur içinde zamana gömdüðün duygular.
Gözlerinden hatýrsýz mevsimler geçer.
Baharsýz bir ömrün suçlusu…
Omuzlarýna dökülen lepiska yalnýzlýðýn
Dýþý beni içi seni yakan uðultusu dolanýyor sokaklarýnda dinlesen.
Ertelenmeye gelmiyor aþk,
“Bir gün” diye diye eksiliyor takvimlerden hayat.
Biz ölüyoruz içimizde küllenmemiþ yangýnlarla,
Unutuyorsun her vakitki gibi;
Aþkýn bir mezar taþý yoktur sevgilim
OLCAY GÖKÇE (EKÝM 2014/AMASYA)