ah be Liya! sýnýrlar kanla çizilir dünyada ’ölüm yok ki aþýklara’ bu yüzden anlatýlmaz aþk savaþlarý hiç bir tarih kitabýnda ve bu yüzden en çok barýþta karabasanlarýn bastýðý yürek tetikteliðidir aþýðýn yaþadýðý çünkü ölüm yoksa mezar da yok bilirsin mezar olmazsa aðýt içe akarak deðiþtirir yataðýný asi ýrmaklar gibi çünkü ansýzýn kim vurduya gitmiþtir herþey kýrmýzýlýðýný kutsal bir bakirenin serinliðinden almýþ dudaklarda
____ne zaman ölümden söz edilse bir deniz titrer ____bir kadýn üþür haziranda ta uzaklarda ____ki sen yoktun, seni ben yarattým, hadi üþü! ____Üþü de göreyim Liya! -
ille de aþk dersin sen! bense sadece saçlarýný taramak istemiþtim aþk; yeni dünya düzeninde harac-ý mezat ve havar-u heyhattýr geri kalmýþ ülkelerin beat pazarlarýnda bir þehir dolusu nataþa geçti bak gözlerimden bir dünya dolusu düþkýrýklýðý; ah þoven emperyalizm genç kýzlarýn gözlerini (d) üzerek nasýl da alýr intikamýný oysa sýnýrlar kanla çizilir(di) sevdiceðim..
ah be Liya! kaç gece kuyu ertesi çýnladýn kulaklarýmda sende kaç gece açlarýmý doyurdum utanma çýplaklýðýndan, sakýn utanma açlýðýmýza kardeþ nice ülke var gözkapaklarýnýn ardýndaki sýnýrlara mahpus dünyada
sus Liya sus! sakýn fýsýldama böyle fýsýldarsan ’S’ hakim olur sessizliðe fýsýldarsan yeni bir açlýða uyanacak ruhum kardeþlerimiz; yeni bir ölüme uyanacak Moro’da Eritre’de Filistin’de; Yurdumda -sona kalan evladiyeliktir bilirim
- bilirim ’neden yüzünde kocaman ünlem iþaretleri var’ diye sormak ister ölüm vaizleri ve fakat sorular yitirilmiþtir-
yitirilen her soru bendedir Liya! sorulacak bir soru bulabilmenin imkansýzlýðýdýr yüzlere yansýyan kin ve nefret; bilirim bunca yanýt arasýnda öyle zor ki soru iþaretine alýþmak hainim tanýnsam linç edilirim..
saçlarýný taramak isteyiþim þaþkýn bir var olma telaþý deðil sadece gecedir; çýldýrýþýn ve intiharýn sarnýcý seni düþünmekten öte sevimli bir intihar biçimi var mý ki Liya bilirsin gece en çok yalnýzlýðýmýzda gecedir ve yine bilmelisin ki; en çok yalnýz geçen gecelerde acýtýr insaný zamanýn çehresi -ve Allah en çok ýssýzlýkta hissettirir kendisini-
hadi senin de platonik ve muamma bir hülyan olsun hadi sen de yarat beni seni yarattýðým gibi ve bana en sancýlý gecelerini dayat en dul en yabanýl ’en leylim gecelerini’
heyhaat; ’seni seviyorum’ diyorum anlýyorsun yalan söylediðimi ne de hazin bir yalandýr aþýðýn haziranda söylediði ve nasýl da esrik bir gündoðumudur aþýk için kaypak hayat!
sýnýrlar kanla çizilir sevdiceðim berisi yalan yanlýþ bir kaç eylem planý ötesi red edilen bir tehdit sonrasý; dudaklarýnda þaþkýn tebessümlerin aðýr devinimiyle kalbimizin kardeþleri.. kaypak ve kaygan yaþamlardýr savaþlarýn gerekçesi ve fosiller; zift ve kan kokusu ve alkýþlanan tabutlardýr oysa aþk olmalý hüznün gerekçesi boþluksa patlamanýn; ruhumuzu bezm-i eleste üfleyen aþkýn illegal dilekçesi
ve çocuklar Liya çocuklar burun çekerek ölüme öykünmek ve salya sümük seyreylemek tozsuz yýldýzlarý dedik ya uçurum patlamanýn gerekçesidir bu yüzden burun en çok çocukta iþkencedir; gözlerini ölümle setreylese burnu onu ele verir ve bu yüzden tanrý kanayan bir burunda güzeldir bir de yeni göðermiþ ölü çocuk gözlerinde -yine bana sapkýn diyeceksin, sandýðýn gibi deðil; gözlerimdeki tabut izidir ve çeyizim ve özgürlüðüm alkýþlanan tabutlarda gizlidir bu yüzden baðýþlanýrým-
ah be Liya! sýnýrlar kanla çizilir bizim ellerde kýlýç kýlýcý, dudak dudaðý, ten teni aþýk dalgýnlýðý örter üstüne; utanma çýplaklýðýndan sakýn utanma bilmelisin ki sapkýn günahý en çok olduðu için ilk önce o baðýþlanýr çünkü; ilk önce onda çalmaya baþlar gönül çanlarý ve çünkü; haddinden fazla seven mutlak biraz sapkýndýr..
bak soygunculuk bile þeref sayýlýr oldu dünyada kanla talanla geçinenler var sevdiceðim ve sýnýrlarda baþlar ilkin kirli ruhlarýn alerjili cereyaný imanlýca.. oysa bilinmelidir ki savaþýn imaný olmaz bataklýða benzer, iz saklamaz; ayrýntýsý olmaz sýnýrlarýn ve savaþlarýn mutlu biten masallarý.. -sandýðýn gibi deðil Liya; omzumdaki tabut izi- sýnýrdýr ve kanla çizilir durmadan ve kan mecrasýz akar uçlarda mecrasýz akar ve asla battal olmaz; ol kitabýn kavlince..
ah be Liya! nasýl da süzülmüþ yüzlerimiz kederden her yüreði parçalayacak kadar nasýl da çaresiziz kirli bir savaþ öncesi peþin esaret aðýtýdýr sesimiz..
devrim þarkýlarý söyleyen çocuklar mesela göðün yüreðini boþaltýp tabut alkýþlýyorlar ah Liya’m ah, ne de telaþlýdýr alkýþlanan ölüm sandýklarý ne de titrektir ruhumuzu ve gülüþümüzü saklayan ellerimiz alkýþlanan tabutlarýn gölgesinde her anneyi aðlatabilir ölümcül gözlerimiz çünkü bulanýktýr ölümle yaþam arasýndaki o naif kurgu; anlamsýz ve mutlak bir boþluktur çünkü yaþam dediðimiz...
titrektir yine bu gün Akdeniz titreyen denizleri ýslak saçlarýyla üþüyen kadýnlara benzetirim nedense Liya çünkü her titreyiþ oralarda isyana gebedir ve çünkü mevsimden mevsime ancak aþkla geçilir; aþýk üþür ama ölmez yoksa sen de mi üþüyorsun..
Sosyal Medyada Paylaşın:
Rampaların Ustası Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.