Grileþen renkteydim, soluktum!
Pek önemsemezdim hiç kimseyi de,
Aslýnda, dokunduðum her þeyi mahvederdim;
Hatta söylediðim sözleri bile anlamsýzlaþtýrýrdým.
Biraz mutluluk ekemediðim ya ömür topraðýma, hepsi bu!
( oysa bu arayýþým yalnýzlýðýmý büyüttü, sadece…)
“bahçemde hep o üç gül vardý; kýrmýzý, beyaz ve pembe…
Oysa ben hep o mavi gülü beklemiþtim/ olmadý, hiç açmadý ki…”
…çok deðil ama biraz alýþtým.
Çok düþünmediðim anlarda hep bakarým…
( o siyah perdeli küçük pencereden)
Þimdilerde eski hüzünlerimle kahve yudumlarken,
Sadece bir korku doðuyor gecelerime, ansýzýn…
( öldüðümü hissediyorum o alýþkanlýklarla düþündüðümde)
“kolay deðil, bacasý olmayan evde yaþamak…
En zoru da iki güvercin kanadýnda aramak özgürlüðü”
Bazen düþünüyorum da, suçluyum!
Hiç bataklýkta aranýr mý kelebekler?
Ne zaman elime zeytin fidaný alsam;
Hep þu düþüncede týkanýyor hayatým:
“rüzgârý tersinden yazsam;
Siyah yaðmurlar düþer mi hiç hüznüme?”
( sen hiç düþünme olur mu? Çünkü suçlu olan benim, sadece…)