aðacým
güneþin ansýzýn cama vuran ýþýklarýnda
dallarý korkuyla titreyen si mgeyim zamanda
ses benim
yere düþen gölgeler
zeytinim
ki,
hepsi birer yalnýzlýk gibi dolanýyorlar etrafýmda
odamda sürü sürü çýrpýnan dalgýnlýk
uyurken düþünüyorum
devrilen bir akþamý
ay’la yürüdüðüm testilere
kaç tohumlar birikti
mevsimler tarlasýný bekleyen yüz sabrýmda
ne zaman yeniler beni zaman
ne zaman açýlýr sessizliðin dili
ruhum yanýbaþýnda denizlerle solur
düþüp kalkan balýklar gibiyim
býrakma ellerimi
sonra gülüver
kimseye benzemiyorum
yüreðinde
sallanan bir teknede
fýsýl fýsýl öyküler dinledim ben
onlar da benzemedi bana
çünkü çarpmadý kýyýlarý
gövdene
nereye gitti elimi uzattýðým mavi
nereye gitti aþk
acayip yangýným ve
yaðmuru dinliyorum