’sabaha devrilen her gecenin
o en alacaya dönmüþ vakitlerinde
pencerenin önünde bir sigara yakýp
yine sana doðru yolluyorum rüzgarý
bil istedim’
ben hep sevdim serçeleri
sandým ki
kanatlarýnda saklanan umut
gelip yanaklarýmdan öpecek bir gün
perdeleri açýp
tebdili kýyafet karþýladýðým güneþi
gamzelerime konuk ettim
sonbahar soðuklarýna inat
ama sen bilmiyordun ki
aðustosta bile kar yaðýyordu
benim vatanýma
o yüzden
hiç ýsýnmýyordu ellerim
...
sahi
sen hiç özledinmi beni
hiç
soðuk bir sýzý
saplandýmý
bileðinin iç yüzüne
...
hani derdin ya
gözlerinden arta kalan hiç bir yeþil
senin günahýn kadar masum deðil diye
þimdi
hiç bir günah
aðýr deðil
gözlerimde katmerlenen yeþil kadar
ki
þimdi
yokluðuna teslim olmuþ her ne varsa üstümde taþýdýðým
yine hepsi varlýðýna mahkum
sessizliðimde senden
dilsizliðimde
ve hatta
sensizliðimde
bil ki
olmadýk bir zamanýnda gecenin
olmadýk bir yerde
olmadýk bir telaþa karýþtýðýnda aklýn
kapýþtýðýnda kalbinle
bensizliðine karýþtýðýnda en çok
kulaðýnýn önünden geçen
ve yanaðýnda ölen bir rüzgarýn
dudaðýnýn kenarýna düþtüðünü hissedersen
dokunma
o benim!