bu denli yýkým olduðunu bilmezdim aðaçlara sen de bilmezdin usta yýllanmýþ aðaçlar arasýnda huþuyla sevgilisinin bakýþlarýna yaslanan bir kýz gibi gezerdim arardým ceviz aðacýný Nazým’ýn
o denli yurtsever olduðunu bilmezdim daha insanýn eþitlik, özgürlük hakkýna yaslanýrdým koca bir daða nasýl yaslanýrsa beyaz bulutlar öyle sarýlýrdým þiirlerdeki hikmete yeniden göðerirdi Gülhane parký
polisler hiç çýkmamýþtý insan avýna bir kanepede büyük bir ulusu düþünürdüm büyük büyük insanlar yetiþtiren büyümeye and içtim aðaçlarla beraber hep denize çýkan yollarda, hep sevgiye açtým gözlerimi sonuna kadar
memleketim dedim sonunda memleketim sen memleketimden baþka yerde deðilsin patates, soðan ektiðim toprak,ekin, ekmek dallarýnda þarký söyledðim elma aðacý bebelerimizi büyüttüðümüz evler, çýktýðýmýz tepeler toz duman, delik deþik köy yollarýmýz
çirk kokularý sokak aralarýnda girilir, girilmez yerlerde karþýmýza çýkan sevdalýmýz gibi koca tokmaklý, ipli kapýlar saman kokulu avlular, tahta merdivenler heyecanla, acýyla, gülerek inip çýktýðýmýz
ve kapý önleri; sayýp döktüðümüz ne varsa çocuklardan eþten dosttan, sorunlardan tadým tuzum, benim aþkým yollarýnda, aðaçlarýnda yazýlý hatýralarým halk ozanlarým, aþýklarým, türlü nazlarým
hiç düþünmezdim böyle deþileceðini karnýnýn yollara döküleceðini çocuklarýn sonra döküm döküm döküleceðini polislerin ve zamanýn aniden ters yola sapacaðýný ve kum taneleri gibi döküleceðini insanlarýn