baþka bir dünya yok
affetmek için birbirimizi
kýrýlýp, ufalandýktan sonra
bilim çaresiz
doktorlar üzgün
ne diyor þu karþýdaki yaþlý amca,
düzyazýlarýn büyüdüðü nutuklar ölüm
yeminlerde kan kokusu
üstüne düþtükçe alacaklý kalýrsýnýz
beynin odalarýnda miskin þeyhler
çileden çýkarmak lazým bu rüyayý
kan baðlayan kemiklerimiz
çýtýr çýtýr ellerinde meleðin
yatýp uyuduktan sonra pis bir yataða
bize kalan darbuka cenneti
unutmak çaresiz
gelip gördük, burasý eski dünya
melekler yaþlý hanýmlar
dudaklar öpücük yaralarýyla dolu
çýlgýn hissizliði arýyorsunuz
deðiþen gök deðil
mevsim renkleriyle geçen seyyah
çirkin yaþýyoruz
insanlýktan çýkarýn kendinizi
deli olmamak elde deðil,istersiniz cenneti
inanýrken hala çiçeklerin güzel koktuðuna
paslý üzümler gibi pörsür taptýklarýnýz
ünlü kahraman acý tepede
bayraðýný sallarken
fýsýldar rüzgâr
kendinibeðenmiþlik denizinde radyasyon tacirleri
dönenelim
baþka bir dünya yok
varýlan son nokta þu medeniyet
hastane odalarýnda ilaçsýz, beklenen sýra
vahþi atlarýyla erkekler kaðýt yiyor
kadýnlar çiðdem kabuðu
umuyorum, nasýl diner ki içimdeki acý
çevrilen yollarda kaçak hikayeler yudumlarken
her birinde tarifi sabýr
canilik insanýn kendi Nil’inde
derisiz, hýnzýr bir gülüþ
ölü taklidi yapmak kolay yaþayan mahlukata
terk edilmiþ þato kadar gizemli gözlerin
içi bal dolu kavanozlarý zehre dönüþtüren kimyasýnda
cemre düþüyor yüreðime
yapýþtýrsýn biri inanarak kaðýtlarý
çok nem tutmadan gözlerimin duvarlarý