..ve ne zaman karanfil koksa tenin yanardý dudaklarým
terlerinde hüzün kokarken bebeklerin, biz aðlardýk
anneler aðýt çekerdi tesbihlerinde
gözlerimde kýrmýzý yüreðim kahverengi
dað baþlarýnda duman
vurulurduk yüzümde tütün kokusu
ta eylülde donardý türküler
kanardý dudaklarým
üþürdük
biz her eylül sarýlýp birlikte üþürdük ...
güftelerde sonbahar yanýklarý
avuçlarýmda acýlarýn açtýðý çýðýr
üstümüzde isyan kokan dað türküleri
sýrtýmýzý yol bildi rüzgarlar
düþtük
dað baþlarýnda alýç yalnýzlýðý
içimizde çocuksuz park sessizliði
yaðmur sarýndý saçlarýmýz
sisli aðýtlar döküldü yanaklarýmýzdan
öldük hüzzam makamýnda
oysa gemiler geçerdi Mermerli’den
mavi bir ay ýþýðý öperdi dalgalarý
Düden içini dökerdi Akdeniz’e
sokak kedilerinde bir ayaz telaþý
sýðýnýrdýk Üç Kapý’dan Kaleiçi’ne
umuttu
ve sen geldin aralýktý
ellerinde küs çiçeði yanýnda kasvet
bakýþlarýnda martý çýðlýðý
nereye sürüklendiðini bilmeyen dalga gibi
hiçbir bahar, neon ýþýklarýyla yazýlmazken isimlerimiz
biz kimin umurundaydýk
ve sen bilme çocuk
sensizlikte Tophane Meydaný’nda dilendiðimi
Yenikapý’da gecelerimi ölüm rengiyle boyadýðýmý, sen bilme
þimdi
gelip beni aþkla aldatma çocuk
… ki
Bey Daðlarý’nda ki kar kadar temiz deðildi hayat
Aralýk/2013/Antalya
Sýtký özkaya