keman çalmayý da öðrenemedim
o aðlýyor
ben aðlýyorum
piyano desen
hep siyah beyaz
griyim ben aslýnda
sana gri
en iyisi beni sen çal
söz
hýrsýzýný seven bir kalp olacaðým söz
eski bir yaradan indi ömür ölçüp biçmeye
þehirde denizi kestiðin yýldý þehirden
küllenmiþ ve yalnýzdýn
daha sonra da yalnýz oldun
iki dudak arandan uzaklaþmýþ gazel
aranýr durur i mge gölcüklerinin arasýnda
aþk’a kaside
Fa isimli bir düþmanýn olsun
Re isimli pezevengin
henüz indirdiðin göðün altýnda
bu çatýlamaz denklem
boþta iliðin boþ kubben
üstünde ölü nar çiçeði tuvaletin
kýrkbeþ numara taraklý ayaklarýnda
ojesi silinmiþ mazisiz biri gibi
oturuyorsun içinde nûru lâl bestenin
Mi adýnda bir kedin olsun
Sol isimli bir þehirde yaþa ömrünün geri kalanýný
sýra sana gelince
peþrev faslýnda bir erkeklik aryasý kasýklara dolan
gözlerini yummak için
incecik terlerdi
anýmsanmayan bir aný gibi boynuna dolaþan
üþürdü gizlice
ýlýk ve habersiz mutluluðun gözlerini yummak için o yanýk havan
Do adýnda doðmayacak bir oðlun
doðacak kýzýnýn adý SÝ olsun
serçenin yüreðinde sýzlayan ayrýlýðý hiç hesaplamadan
alýntýlar yaparak sesten daðýlan bir beste
içinde sakladýðý acýnýn ipliðini çýkarýyor gecede
kavuþma günlerine þarký okuyan sesin
yitirmiþ masumiyeti
devinirken sürgünlüðün her notada
ilerisi için beslenmiþ umut
her gece þarký söyleyen kadýn
olacaksa eðer
Lâ adýnda sevgilin olsun…
alicengizoyunu
(…ýstanbul’u deðil, seni dinledim bu gece, gözlerim açýk ölürken…)