her söz kendini yazar mesel
bir gelip bir gidiyorsun ya
iþte ben o zaman hep þiir
ah be güzelim
kaç dile çevirdim seni bir bilsen
baðýrdýkça gerçeði
yüksek sesle gelirdi yankýn
mum kokulu düþlerin damlardý geceye
inilmesi güç bir merdivendi yalnýzlýðýn
nerene tutsam alevi
orada bir sema
sema da ay
ay’ý da aldýn ya koynuna
yýldýzý da
sanki sen isteyince kayacak her dilek
kim bilir kimin rüyasýna
heyula gibi kayaydý sevi
kim geldiyse kýpýrdatamadý yerinden
çevresinden dolanmayý akýl eden fani
ödedi mi
hem de üstü kalsýn dedi
ana avrat düz gitti
dere tepe seyretti
efkâr ile hasbýhâl eden kaderi
raký masasýna buyur etti
“huu erenler
vardýnýz huzuruma
hele bir deyin bakalým
kimdir sizden daha fena”
efkâr aldý kaderi alnýna
bir gömleði vardýr her hayatýn
bir de hýrkasý
ya giyersin ateþten olaný
ya da hak’tan olaný
giydi mi
hem de tam bana göre dedi
hayatýn gölgesinde duraklayanlar kuyusundan içti
kana kana
yana yana
ohh dedikçe içi
bilmem hangi göz yaþýnda tuz
mahremini yitirdi
içinde ki geçide açýlan çöle vardýðýnda
aþk’ýn binlerce tarifi
serap oldu
gerçek oldu
hakikat oldu
hamdý
hiç oldu
oldu da ne oldu
çok seven erkekler kumpanyasýnda
soytarý oldu
baþlýyor baþlýyor baþlýyor
ahh ne de güzel aðlýyor
deðil mi ki hayat bir sahne
yaþamak da komedya
ölmek de
oynadý mý
hem oynarým hem aðlarým dedi
zaten saysan saysan kaç þiirdir ki bir þair