Yemek bulunca çok yiyorum Annem Kedi gibi uyuyorum sonra Rüyalarýma fareler giriyor Kýyýsýndan köþesinden kemiriyorlar düþlerimi
Sabah olduðunu gözlerimi açmadan anlayamýyorum Sokaða çýkýyorum sonra Ayýlmamýþ gözlerimle Ve kirpiklerimle her sabah kavga halindeyim Mahallede yemek kokusu Ama henüz acýkmadým
Az gidiyorum deniz kokusu Denizler hep uçurumun diplerinde yaþýyorlar Yukarýsý tehlikeli Ýnsem uçurum Gitsem deniz
Uzaklardan rüzgar bir koku getiriyor burnumun dibine kadar Yanýk kokusu Bir yerlerde mahallenin birini yakmýþlar diyorum Sonra yetmemiþ, denizi de ateþe vermiþler diye düþünüyorum Yemek kokusuna benzemiyor bu koku Daha keskin Daha sýzlatan burun direklerini Direkleri çökertecek gibi Koklayýnca iç acýtanýndan
Kulaðýma þarkýlar çalýnýyor sonra Küçükken babamýn büyük radyosunda çalan þarkýlardan En çok Zeki Müren
Küçücük aklýmda düþünürdüm Nasýl o kadar þarký sýðýyor diye Küçücük þeylerin içine kocaman þeylerin sýðdýðýný büyüdükçe anladým Küçücük bir yüreðe kocaman insanlar sýðýyordu Hem de rahatlýkla Öyle sýkýþtýrarak deðil Yürek kabul etmez ki zaten sýkýþýklýðý
Kulaðýmda þarkýlar hala Zeki Müren En çok onun þarkýlarý çalýyor Kucaðýmda kelimeler Eteðimi toplayýp, kaçmak geliyor içimden Yanýk kokusundan yolumu bulamýyorum
Þarkýlarý babam gibi çalýyor Annem gibi dinliyorum
Kendim gibi de topluyorum eteðimdeki kelimeleri Sýðýyoruz küçücük dünyanýn içine hepimiz
Altý Haziran Ýki Bin On Üç 08 00 Nevin Akbulut
Sosyal Medyada Paylaşın:
Kıpkırmızı Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.